AMAK-I HAYAL- FİLİBELİ AHMET HİLMİ

Bu sefer size tanıtacağım kitap dini ve felsefi içerikli. Felsefeci Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi'nin Amak-ı Hayal isimli kitabı. Kitap Raci isimli bir öğrencinin anıları aslında. Raci, felsefe ve dini hayattan uzak çevresi ve yaşamından bir çıkış aramaktadır. Bu arayışı bir mezarlıkta yaşayan Aynalı Baba isimli dervişin sohbetinde bulur. Raci ile Aynalı Baba artık tanışmışlar ve kahve içmeye başlamışlardır. Her kahveden sonra Raci uykuya dalar ve uykusunda farklı alemlere göç eder. Her rüya aslında bir derstir Raci için. Öğretmen ise Aynalı Baba'dır. Aynalı Baba aslında bir evliya olup Raci'yi talebesi gibi yetiştirir. Rüyalara genel manada bakıldığında verilen dersler tasavvufi, felsefi ve dini içerikli. Bu kitap aslında bir nevi din felsefesi kitabıdır. İşlenen konular ve olgular rüyaların hikayeleştirilmesi ile güzel bir şekilde anlatılmış.
İkinci bir konu öğüdün veya olgunun işlenme tarzı. Örnek verecek olursak ikinci gün(günler=bölümler) rüyasında Raci Zerdüşt'ü ziyaret ederek bir sınavdan geçer. Bu sınavdan sonra hak ile batıl savaşları başlar. Hürmüz ile Ehrimen, Nifak ile Muhabbet Gazap ile Hikmet savaşır. Tam batıl savaşı kazanacakken Aşk gelir ve Hak da Batıl'da Aşk'a itaat eder. İşte bu anlatım tarzını çok sevdim. Okurken savaşçıların isimlerini ilginç buluyor ancak anlatılmak isteneni sonradan fark ediyorsunuz.
Günlerden yani bölümlerden fikir olması açısından bir kaç örnek daha vermek istiyorum. İlk gün Hindistan'da Buda'nın yanında oluyor Raci, ikinci gün Zerdüşt, üçüncü gün konusu hayvanlar aleminin insana secde etmesi, dördüncü gün bilimin gerçekleri görmedeki yetersizliği, beşinci gün evrenin büyüklüğü gibi konuları işlemiş yazarımız. Günlerden sonra kitap çeşitli başlıklar altında devam ediyor. Bir bölümdeki Karınca Hikayesi'ni Kafka'nın Dönüşüm isimli kitabının hikayesine benzettim temel olarak. 
Genel manada felsefi bir takım olguları çok hoş bir tarzda okuyorsunuz. Kitabın genelinde geçmişteki filozoflara da rastlayacaksınız. Kesinlikle sıkılmadan okuyacağınız bir kitap ve okunmalıdır. Kesinlikle tavsiye ederim. İyi okumalar.

Kitaptan bir kaç alıntı;

"- Ey Efendi! Oğlunuz seviyor. Aşk hastasıdır. Cevabını verdi.
Zavallı ve üzgün bir şekilde bekleyen babam sordu:
-Muhterem Efendi, kimi seviyor?
-Hiç kimseyi! İşte aşkın insanı en çok üzen, yaralayan ve kor eden şekli budur..."

"Elli yaşında bir adamın on beş bazen yirmi kuruşa alıp boynuna taktığı ve ismine boyunbağı dediği bir yuları, makul gördüğünüz halde kulağıma taktığım ayna parçaları neden mantıklı olmasın..."

"...Mezarlıkta bir deli gördüm. Eline geçirdiği bir terazi ile oynuyordu. Ne yaptığını sordum. Bana şu cevabı verdi:
-Ahmaklıkla zekayı tartıyorum.
-Bunda amacın nedir?
-Sonuçları hazine ile değerlendirmek!
-Ee! Nasıl buldun bakayım?
-Ahmaklığım o kadar ağır ki!... Sanırım yaşadığımız zamanın Karun'u benim!...

Bu kötü mülküne ibretle nazar kıl, ey can!
Gafleti eyle heba, hali değildir meydan.
Hani Sultan Süleyman, hani İskender Han?
Sad-hezar ömrü sürür ile geçir sen bir an
Ne güle, bülbüle baki, a gözüm bağ-ı cihan.
Kime yar oldu, istediğince felek-i devr-i zaman.


Yorumlar