RÜVEYDA- NURULLAH GENÇ

Nurullah Genç ismini daha önceden çok defa duymuştum. Tabi bir şair olarak. Bir seferinde televizyonda bir sohbetine denk gelmiş ve oldukça keyif almıştım kendisini dinlemekten. O gün şiirlerini de ayrıca dinleme isteği doğmuştu içimde. Nurulllah Genç bir şair olmasının yanında bir bir yazar ve akademisyen aynı zamanda. Kişisel sitesine baktığımda fotoğrafçılık ile de uğraştığını öğrenmiş oldum. 
Bitirdiğim kitap Rüveyda isimli şiir kitabı. Daha önceki Sabahattin Ali hakkındaki incelememde şiirler hakkında çok da bir şey söylenemeyeceğini belirtmiştim. Bu fikrim devam etmekte. Ancak şunu söylemeden edemeyeceğim sevgili şairimizin affına sığınarak. Bir şiirde benim hoşuma giden taraf duyguların direkt olarak mısralara yansımasıdır. Fazlaca anlam yoğunluğuna gerek kalmadan direk duygunun yansımasıdır bence şiir. Ancak Nurullah Genç yanlış bir tespit yapmış olmayayım ama duygularını, düşüncelerini biraz daha yoğun bir şekilde geçirmiş mısralara. Bu da ister istemez duygunun okuyana geçmesini biraz zorlaştırmış. Diğer bir bakış açısı ile bakarsak ben şiirden pek anlamıyor olabilirim. 
Velhasıl okuyabilirsiniz bu şiir kitabını ancak şahsen genelinde beni daha derinden etkileyen başka şiirler ve şairler de okudum.
İyi okumalar...


Kitaptan bir kaç alıntı;


"Erzurum garında gece yarısı
Bankların üstüne şimşekler konar
Bazen bir yıldırım gezinir saçlarımda
Bazen bir melek saatler boyu
Yakama ölümsüz çiçekler takar
Erzurum garında gece yarısı
Hıçkırıklar  boğazıma tıkanır
Nemrut ateşiyle sabaha kadar
İçimde binlerce İbrahim yanar"

"İstenmediğim yeri usulca terk ederim
Hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu
Mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim"

"Sultanım, ister çürüt aynalarda bu teni
İster gönder üstüme bütün ordularını
Razıyım kapatsan da zindanlarına sessiz
Yetecektir, bir defa bağışlasan gölgeni

Hafızamda geçmişten ne işaret, ne bir iz
Güllerin altında kaldı isyan ve hüzün
Hiçbir şey olmasa da sarar beni bir ömür
Gözleriniz sultanım, sadece gözleriniz"

"Susmak bir karanlığın başka bir karanlığa
Karışıp yanmasıdır bakışlarında senin
Bir ömrün eylülünde sararmış yine toprak
Bulut bir bezirganın saçlarını arıyor
Ben hangi mağaranın en ücra köşesinde
Hangi yitik nehrine gömülmüşüm acının

Bir kez olsun değil de, denizin kalbine bak
Susmak yine o yangın, yine mahkum bir keder
Nur-ı aynım, ıslak bir karanfil mi gözlerin
Her yaprağı nazenin, her çizgisi ağlamak"

"Susmak bir karanlığın başka bir karanlığa
Karışıp yanmasıdır bakışlarında senin
Bir ömrün eylülünde sararmış yine toprak
Bulut bir bezirgânın saçlarını arıyor
Ben hangi mağaranın en ücra köşesinde
Hangi yitik nehrine gömülmüşüm acının

Bir kez olsun eğil de, denizin kalbine bak
Susmak yine o yangın, yine mahkûm bir keder
Nur-ı aynım, ıslak bir karanfil mi gözlerin
Her yaprağı nazenin, her çizgisi ağlamak"





Yorumlar