İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN-SABAHATTİN ALİ

Sabahattin Ali'den okuduğum üçüncü kitabı da bitirmiş bulunuyorum. Daha önce Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna'yı da okumuş ve özellikle Kürk Mantolu Madonna'yı çok sevmiştim. Bu kitaba da bu psikoloji ile başladım. İçimizdeki Şeytan romanı ile anladım ki Sabahattin Ali iyi bir yazar. Bu kanaat artık oluştu bende. 
Kitap Ömer'in arkadaşı Nihat ile birlikteyken İstanbul'da bir kıza aşık olması ile başlıyor. Ömer adını sonradan Macide olarak öğreneceğimiz olan bu kızla konuşmak için onun yanına gider. Fakat bu sırada Macide'nin yanında bir akrabasının olduğunu bile fark etmez. Yani o derece gözünü aşk bürümüştür. Sonradan Ömer ile Macide tanışırlar ve aralarında arkadaşlık başlar. Macide, Ömer'in hayatına girdikten sonra Macide'nin geçmişinde kısa bir gezinti yaptırmış bize yazarımız. Bu gezintinin sebebini daha sonra anlıyorsunuz. Macide'nin hayatında meydana gelen bir takım olumsuz durumlar sonucu Ömer ile Macide'nin yolları birleşir ve evlenirler. Kitabı okumadıysanız belki de şu anda kitabın konusunu okuduğunuzu ve artık bu kitabı okumaktan zevk alamayacağınızı düşünebilirsiniz. Fakat yanlış düşünüyorsunuz. Bir yere kadar Ömer ile Macide'nin aşk hikayesini okuyacaksınız. Bu büyük bir aşktır. Özellikle Ömer açısından. Fakat Macide ile Ömer evlendikten sonra bu aşk devam etmekle birlikte Ömer ve Macide, Ömer'in çevresinin kurbanı olurlar. Ben, buna Ömer'in çevresi diyorum belki ama Ömer bu durumu içindeki şeytanın açığa çıkması olarak tarifliyor Macide'ye. 
Kitapta fakirlik, toplum ilişkileri ele alınmış. Kimileri için bu kitap belki de siyasi bir kitap bile sayılabilir. Baktığınızda bu kitabın siyasi bir yönünün olmadığını söylemek bence yanlış olur. Ancak meseleye siyasi olarak değil de toplumsal olarak bakmak gerek diye düşünüyorum. Ömer ve Macide'nin başına gelenler kendisini başkaca siyasi grupların içerisinde konumlandıranların da başına gelebilecek şeyler. Yazar aslında toplumun genelini Ömer özelinde tek pencereden anlatmış. Ancak kitabı okuduğunuzda anlatılan olayların her insanın başına gelebileceğini göreceksiniz.
Burada bunları yazarken aklıma şöyle bir soru geldi. Acaba aşk evliliği mi yoksa mantık evliliği mi? Bu kitap aşk evlilikte her şey demek değildir kanaatimi güçlendirdi. Ömer ile Macide fakirliğin elinde heba olmasaydı acaba birlikte olmaya devam edebilecekler miydi? Belki de Ömer'in içindeki şeytan yine açığa çıkacaktı. Ömer'in içindeki şeytan acaba bir kocanın eşine rağmen toplumun pisliklerine alet olması mıydı?
Velhasıl Kürk Mantolu Madonna kadar olmasa da çok güzel bir kitap. Tavsiye ederim. İyi okumalar.


Kitaptan bir kaç alıntı;

"...Beni sevdiğini söyledi.. Bir insan tarafından sevilmek bu kadar fena mı? Beni şimdiye kadar kim sevdi?..."

"...Fakat içimde öyle bir şeytan var ki.. bana her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş.. Yalnız ben değil, hepimiz onun elinde bir oyuncağız..."

"..Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat daha makul değil miydi?.."


Yorumlar