HEYET-3- HALİL YAŞAR KOLLU

Uzunca bir süredir merakla beklenen Heyet kitaplarının üçüncüsü sonunda çıktı. Heyet-1 ve Heyet-2'de insanların hevesi kursağında kalmıştı ve bu yüzden de Heyet-3 okuyucuları tarafından bekleniyordu. Ancak Heyet okuyucularına diyeceğim o ki hevesiniz kursağınızda kalmaya devam edecek. 
Heyet-1 ve Heyet-2'yi burada incelemiştim. Bu kitaplarda devletlerin üzerinde bir yapıdan yani Heyet'ten bahsedilmişti. Böyle bir yapı belki de daha önce hiç bu kadar ayrıntılı anlatılmadığı için insanı heyecenlandırıyordu. Ancak Heyet-3 benim açımdan tam bir hayal kırıklığı. Zira Heyet-3'de Heyet'in esamesi okunmuyor. Heyet-3 daha çok bir tarih kitabı gibi. Kendi adıma kitapta anlatılanların genel çerçevesi konusunda daha önceden de bilgi sahibiydim. Bana tarihi anlatan çok değerli tarih hocalarım özellikle son yüzyılı anlatırken "resmi tarih şunu der, size sınavlarda resmi tarihten sorulacak fakat işin aslı öyle değildir" diyerek hem resmi tarihi hem gayri resmi tarihi anlatmışlardı. Bu sebeple yeni bir şey okuyor veya öğreniyor hissine kapılmadım. 
Google aramalarında Heyet kitapları ile ilgili sorgularda galiba üst sıralarda çıkıyorum. İnsanlar bloguma girerken kitabın kaynaklarını ve yazarını merak ediyorlardı. Bir kaç kere yayınevine ve yazara söyleşi için ulaşmayı denedim ancak sonuç alamadım. Bunu neden söyledim? Yazar bu kitabında diğer kitaplarına göre yazdıklarının kaynaklarını da özellikle belirtmiş. Hatta birazcık gözümüze sokmuş bile diyebilirim. Aynı şey tarihi tarafsız olarak yorumlama ve tarihi şahsiyetlere eleştiri konusunda da var. 3-5 sayfa da bir "bakın biz bunları yazıyoruz ama işte kaynak" veya "biz bu tarihi şahsiyeti böyle yazdık ama amacımız sadece tarih" gibi sözler söylenmiş. Buna hiç gerek yoktu. Siz istediğinizi yazın insanlar yine anlamak istedikleri gibi anlayacaklardır. 3-5 sayfa da kendini anlatma derdine girmenin yerine güzel bir önsözle bu mesele anlatılsa yeterli olurdu.
Kitaptan ilginizi çekeceğini düşündüğüm bir kaç başlığı da size aktarıyım. Misal benim çok önceden beri duyageldiğim Mustafa Kemal Atatürk'ün Sultan Vahdettin tarafından memleketin kurtuluşu için özel görevlendirilmesi. Burada doğal olarak Vahdettin hain mi değil mi soruları da akla gelecektir. Sultan Abdülhamid'i hal edenlerin yani tahttan indirenlerin sonraları pişman oluşları. Mustafa Kemal ile İsmet İnönü ve Kazım Karabekir arasındaki ilişkiler, tartışmalar. Kısaca kitabın konusu genel olarak milli mücadele dönemi, Kazım Karabekir, İsmet İnönü, Sultan Vahdettin, Sultan Abdülhamid ve Atatürk diyebiliriz. Amatör bir tarih okuyucusu olarak hiç tarih okumamış birine bu kitabı verseniz oldukça şaşıracağı da bir gerçek. Yiğidi öldür hakkını yeme demişler.
Bu kitabı okurken kullanılan dil beni fazlasıyla rahatsız etti. Tarih ile ilgili bir kitap yazıyorsunuz madem bu uslüp nedir yahu? Yani bir ustaya bir hafıza ne bileyim böyle gizemli gizemli adamlara gerek var mı? Daha doğrusu gizeme gerek var mı? Gene diyorum dil berbat, uslüp ise kahve ağzı. Kimse kusuruma bakmasın. 
Netice olarak şahsen okurken çok keyif almadığım bir kitap. Ancak bu durum kişiden kişiye değişebilir. Bu sebeple ne okuyun derim ne okumayın. İyi okumalar. 

Diğer Heyet kitapları incelemelerim için tıklayın.
Halil Yaşar Kollu'nun diğer kitaplarının incelemeleri için tıklayın.

 
 

Yorumlar