ESİR ŞEHRİN İNSANLARI- KEMAL TAHİR

Daha önceden Devlet Ana isimli romandan tanıdığım Kemal Tahir'in başka bir romanı ile okumak oldukça zevkli oldu. Kitap İstanbul'un işgal altında olduğu yılları, o zamana kadar yurt dışında memleketin havasından uzak bir şekilde hayatını rahat bir şekilde yaşayan Kamil beyin gözünden anlatmış. Kamil bey yolu İstanbul'a düşünce yurt dışındaki lüks hayatının dışında yaşayan insanlar olduğunu da anlamıştır. Geldiği vakit İstanbul işgal altındadır. Kimin eli kimin cebinde belli değildir. Aristokrat ve varlıklı çevresine uyup işgale uyum mu sağlamalıdır yoksa Ankara merkezi Kuva-yi Milliye'ye mi destek vermelidir. Kamil bey hayatın yüzüne vurduğu fakirlik belası ile debelenirken bir yandan da işgal mi direniş mi diyerek düşünmekten de kendini alıkoyamamıştır. Sonuç olarak işgale karşı direnmesi gerektiğini anlamış ve Kuva-yi Milliye hareketine aktif destek vermiştir. 

Kitapta öznel olsa bile işgal altındaki İstanbul'un halkıyla, memuruyla işgale karşı nasıl bir tutum aldıkları karakterler üzerinden gayet güzel izah edilmiş. Kamil beyi hazin bir son beklese de kitabı aldıktan sonra üçleme bir kitabın ilk kitabını aldığını sonradan fark etmem üzerine Kamil beyin akıbetini romanı okuduğum her anda olduğu gibi oldukça merak ediyorum. Burada can alıcı noktanın üzerine basmak isterim. Roman hikayenin kalanını merak ettiriyor. Bu merak, sürükleyici bir romanın özelliğinde olduğu gibi sayfaları hızlı hızlı okumanıza sebep olan cinsten olmasa da yine de Kamil beyin akıbetini merak etmeden duramıyorsunuz.

Velhasıl okunması gereken güzel bir kitaptır. İyi okumalar.


Kitaptan Alıntılar;

Direnmek için amaç ister! Amaç olmayınca, önünüzde yaşamak olmayınca, neden debelenmeli?

Bütün Batılılar, hain oldukları için mi bu kadar çiğ gerçekçiydiler, yoksa bu kadar çiğ gerçekçi olduklarından mı bir yerde, ister istemez hain, kaba, bencildiler?

Cesur adam, o korkak adamcağızdır ki cesaret isteyen yerde, hele diger insanların önünde korkuya yenilmez. Her şeyi sarsan korkuya rağmen dizlerini bükmemeyi, sesini kaybetmemeyi, ayakta kalmayı becerir. En garibi, bu kuvveti de ona karşısındakiler, yani kendisini korkutanlar verir.

Her ölen insan, yaşayanların bir parçasını da beraber öldürmüş olur.

Alçak insanlar yükseldikçe alçaklıkları da o ölçüde artıyor!

Alçak insanlar yükseldikçe alçaklıkları da o ölçüde artıyor!

Kahveci milleti ekmek parası kazanacaksa, üstüne elzem olmayan işlere zinhar karışmayacak... Dúkkan kapısı, hak kapısı... Dükkan bir kişiye açılmaz. Gavur gelir, 'Safa geldin çorbacı!', Çıfıt gelir, 'Hoş geldin bezirgan!', Çingene gelir, 'Buyur şöyle kara oğlan!', Ulemadan başı sarıklı gelir, 'Emret hocam!' diyeceksin. Çay mı istedi çay, kahve mi buyurdu kahve! Dedim ya, bizim pirimizden öğüdümüz, kimsenin işine karışmamak!


ESİR ŞEHRİN İNSANLARI KEMAL TAHİR


Yorumlar