AŞKIN DİYALEKTİĞİ- RASİM ÖZDENÖREN

Aşk dediğimiz şeyi galiba hiç kimse net olarak tanımlayabilmiş değil dünya üzerinde. Kimilerine göre adını hatırlayamadığım hormonlarımızın artması, kimine göre tamamen ruhi bir bunalım kimine göre de tam aksine ruhu coşturan bir olgu. Ancak bu tanımların hepsi tek başına düşünüldüğünde yanlış ama belki tüm aşk tanımları birlikte düşünüldüğünde doğru sayılabilir. Sayılabilir diyorum zira tüm aşk tanımlarının birleşimi bile yanlış olabilir. O zaman aşkı tanımlamaktan vazgeçip tanımlamaya çalışmak en doğru yol. İşte Rasim Özenören'in Aşkın diyalektiği isimli denemelerden oluşan kitap tam olarak bunu yapmaya çalışmış.
Yaklaşık 250 sayfadan oluşan bu kitap aşkı kendisiyle birlikte bir şekilde, doğumundan ölümüne kadar temas ettiği tüm soyut olgularla anlatmaya/tanımlamaya çalışmış. Doğumundan ölümüne kadar dedim ama aşk ölmez diye de genel bir kanı var. Tartışılır... Tartışma demişken şu ana kadar yazdıklarım sanki biraz bilimsel bir uslüpla yazılmış gibi geldi bana. Bunu bilinçli olarak yapmıyorum. Sebebi ise bu kitabın içerisinde bilimsel bir havanın bulunması. Bu havayı teneffüs ettiğim için de yazarın aşk ile ilgili denemeleri beni etkiledi. Bu kitabı okuyacak genç, sırılsıklam aşık dostlarıma bir tavsiyem olacak. Aşkın Diyalektiği'ni aşkınızı pekiştirmek için, sevgililerinizi, eşlerinizi etkilemek için süslü cümleler bulmak için lütfen okumayın. Sonu hüsran olur. Aşk bu kitapta halen bile tam olarak tanımlayamadığım şekilde bilimsel-ruhani bir karmada anlatılıyor. Örneğin "evlilikler aşkı öldürür mü?" sorusunun tartışılması bu kitapta mevcut ancak yazarımızın tarzı ve kitabın çıkış noktası; süslü, okuyanı etkileyecek şiir tadında cümleler kurmakta öte işe mantık çerçevesinde bakılması şeklinde oluşmuş. Adıyla müsemma.. Diyalektik... Kısaca, tez-anti tez karması/çakışması ile yeni bir fikir.. Sentez. İşte bu yönüyle bu kitap; genç, sırılsıklam aşık vatandaşlarımızdan ziyade aklı başında, "bana ne oluyor?"un cevabını bulmaya çalışan dostlarımıza daha çok hitap edecektir. İşin içerisinde bilimsellik varsa az biraz -mevzu aşk bile olsa- sıkılma duygusu da haliyle olacaktır. Ben de de oldu. Bu sebeple aşka, mantık çerçevesinde bakılan bu kitap belki tek solukta okunamayabilir ancak okunması gereken bir kitaptır. Tavsiyemdir. İyi okumalar.

Roman incelemelerim için tıklayın
Diğer türler için tıklayın
Şiir kitap incelemelerim için tıklayın

Kitaptan Alıntılar;

"Evli eşlerin birbirlerine "hala aşık olduklarını" söylemeleri, alışkanlık peyda ettikleri, ancak yanlış bir ifadeden başka bir şey değildir. Onlar, birbirlerine muhabbetlerinin devam ettiğini söylemek istiyorlar, fakat bu duygularını, belki alışık oldukları bir kelimeyle dile getiriyorlar."

"Hz. Adem'le Hz. Havva'nın bu dünyaya gönderildikten sonra uzun yıllar özlemle ve gözyaşları içinde birbirlerini aratışları tam da bir aşk ilişkisidir ve bir aşk arayışıdır. Oyna cennet hayatında zaten birbirlerini bulmuş olarak yaşamaları halinde aşk söz konusu değildir; bu durumda, ikisi arasında yalnızca bir sevgi(muhabbet) ilişkisinden söz edilebilir. Nitekim Kuran'da bu duygunun aşk olarak değil, fakat "muhabbet" olarak adlandırılması manidardır. Aşk ateşinin, ayrılıkla başlatılması, hatta aşk ateşi ile ayrılık ateşinin özdeşleştirilmesi de aynı ölçüde manidardır."

"Dertsiz aşk, tam aşk değildir. Meleklerde aşk vardır, dert yok. Dert, adamdan başka mahlukta bulunmaz."

"Aşk alış veriş değildir, aşk yalnızca veriştir! Vermenin doruk noktasındaysa kişinin hayatı durur: Onun ötesinde kişinin verebilecek başka neyi olabilir!"

"Aşk, aşığı zaafa uğratan bir ilişki türüdür."

"Engeli ortadan kaldırılan aşk ilişkisinde, çoğu kez, aşkın kendisinin de ortadan kalktığı gözleniyor. Bu yüzden aşka istidatlı kişi de yeni aşk arayışına girişiyor."

"Mecnun'un, Leyla'ya ulaşması mümkün kılınmışken bile, onun kendisine yardımcı olanlara değil ve fakat Leyla'ya ulaşmasına engel olanlara dua etmesi, aşık için aradaki engellerin anlamına bir atıf olmalı."

"Aşığın tek taraflı olarak veya aşıkların iki taraflı olarak vuslata bir yay mesafesi uzaklıkta(veya yakınlıkta) duruyor olmaları, onların karşı tarafa olan özlemini çoğaltır, keskinleştirir, bileyler. O mesafe, aşkın sürekli biçimde yeni kalmasına ve yenilenmesine yol verir."

"Aşık, maşukunda kıskançlık duygusu uyandırmamışsa veya uyandıramıyorsa, bu aşkın kısır bir aşk olduğunu söyleyebiliriz."

"Aşk, muhatabından zorunlu bir karşılık beklemez. Aşk karşılık beklemeden sürekli bir verme halidir. Aksi takdirde gıyabi aşkları açıklamak mümkün olmazdı."

"Kadınlar, saadet kapılarını açan tek anahtar evlilik olduğu için evlenirler, erkeklerse sersemliklerinden evlenirler."

"Bir görüşte aşık olduğunu söyleyen o kadar çok insan var ki, onların hepsinin birden bir yanılgıya düşmüş olmalarına ihtimal vermek zor görünüyor."

"Dünyasal aşkta tensel vuslat yaşanırken kaçınılmaz ayrılık da aynı vuslatın içinde boy gösterir. Ebedi sanılan vuslat coşkusu, ardından faniliğin hüznüne dönüşür. Aşık, her şeyini feda edeceğini sandığı maşukuna, birden, katlanamadığını da fark eder."

"Aşk öykülerinin mutlu sonra bitmesi onları izleyeni(aşk öyküsünün okuyucusunu) kesmez. Çünkü vuslat gerçekleştiğinde, aşk ilişkisi, düz bir sevgi ilişkisine dönüşür."

"İnsanlar yaşadıkça aşk olacak ve aşk oldukça onun hikayesi de yazılacaktır."

"Gerçek aşk öykülerinin tamamı hüsranla sonuçlanır. Ve işin ilginç yanı, mutlu sonla biten aşk hikayeleri insanın üstünde derin ve kalıcı etki bırakmaz. Çünkü vuslatın gerçekleşmesi halinde, insan, aşkın ortadan kalkacağına, silineceğine ilişkin bir sezinlemeye sahiptir."

"Bazıları aşkın cinsellikle ilgisinin bulunduğunu ifade etmekten kaçınsa da, bence, aşkın cinsellikle bire bir ilişkisi bulunduğu açık seçik belirtilmelidir."



Rasim Özdenören Aşkın Diyalektiği


Yorumlar