AŞK-I MEMNU- HALİD ZİYA UŞAKLIGİL

ARADA YASTIK VAR MIYDI? YOK MUYDU?

Aşk-ı Memnu deyince hepimizin aklına yazarı Halit Ziya Uşaklıgil'den ziyade Beren Saat ve halen aklımda olan ve atamadığım şekilde, iç sesimin direkt olarak Behlül portresi olarak gözümün önüne gelen ve hatta şu an bile internetten ismini arama ihtiyacı hissettiğim -şu an arıyorum- Kıvanç Tatlıtuğ geliyor galiba. Neden millet olarak magazine bu kadar muhtacız anlamış değilim. Neden büyük bir yazarın önce kitabını okuyup da sonra dizisi, filmi çekilince "aaaa Halid Ziya'nın büyük romanını filme almışlar" şeklinde tepkiler veremiyoruz? Kafamda deli sorular. Kitaba geçelim...

Don Juan'mı daha fena yoksa bizim Behlül mü onu da bilemedim. Behlül karakteri Bihter'den önce Bihter'in kardeşi, annesi ve bilimum tanımadığımız İstanbul kızlarını sıradan geçirmiştir. Behlül bir ustadır, bir avcıdır. Usta bir avcıyı ne durdurabilir? Tabi ki güzel ve naif Nihal. Belki farkında değilsiniz ama aslında kitabın içeriğiyle ilgili ufaktan ufaktan bilgiler veriyorum siz sevgili okuyuculara. Bundan da rahatsız değilim. Zaten birçok insan diziyi izlediği için kitaba hakimdir. Kısaca bir özet verecek olursak; Adnan Bey zengin ve nüfuzlu bir adamdır. Karısını kaybetmiş ve konağında kızı Nihal, oğlu Bülent ve yeğeni Behlül -nam-ı diğer Don Juan Behlül- ile birlikte yaşamaktadır. Dul kalmak Adnan Bey'in canına tak demiştir ve kendine bir hanım aramaktadır. Daha doğrusu satılık bir beden aramakta ancak bunun aşk ile olabileceğini düşünerek kendini avutmaktadır. Bu sırada tam olarak satılık bir kadın olan Firdevs Hanım'ın kızı, genç ve güzel Bihter'i gözüne kestirir ve evlenirler. Bihter'in kendinden yaşça çok çok büyük olan Adnan Bey ile evlenme amacı izahtan varestedir. Evlilik, Bihter'in konakta Behlül ile aşna fiştelerinin ayyuka çıkması ile hazin bir şekilde son bulur. Hazin son.. Bihter için ayrı, Adnan Bey ve kızı Nihal için ayrı, Behlül için apayrı hazin sonlar. Behlül için hazin son dedim ama galiba en son konaktan koşarak kaçmıştı galiba. Allah bilir hangi İstanbul kızını kötü emellerine alet etmeye ve ağına düşürmeye gitti. Kim bilir... Romanın kısaca özeti bu, fazla fazla anlatıp daha fazla tadını kaçırmayım.

Bu kadar magazin konusu olmuş bir roman keşke birazcık da diliyle, sanatıyla magazin malzemesi olabilseydi. Halid Ziya Uşaklıgil'in sadece bu romanını okuyarak usta bir sanatçı, usta bir edebiyatçı olduğuna kanaat getirebilirim. Uzun süredir böyle uzun cümleleri olan ve o kadar yoğun, bir o kadar sanatlı bir dil okumamıştım. Nasıl desem... O kadar usta bir dil ki bu ustalığı anlatmaya benim çırak seviyesi okuyuculuğum yetmiyor. Hem nesneler hem de ruh halleri o kadar güzel ve uzunca tasvir edilmiş ki. İnsan kullanılan sözcüklerin ve bir araya gelen cümlelerin ahenginden, sanatından mest oluyor. Cümleleri, paragrafları okudukça "vay be" demekten kendimi alamadım. Halid Ziya çooook önce bu hayattan feragat etmiş olsa da bu romandan anladığım, Aşk-ı Memnu, üzerinde uzun süre düşünülmüş ve ustalıkla kelime kelime, cümle cümle işlenmiş harika bir roman. Velhasıl. Kesinlikle okuyun derim.

Bu arada ben bu romanı Akçağ yayınlarından okudum. Bu yayın ile ilgili özel bir hatırlatma yapmak isterim. Akçağ yayınları roman uzun süre önce yazıldığı için güncel okuyucunun dili anlayamayacağını düşünerek kitabı günümüz diline sadeleştirmiş. Bunu da güzel bir yöntemle yapmış. Akçağ yayınlarındaki bu romanda sol taraftaki sayfalar orijinal diliyle yani Osmanlıca olarak bırakılırken sağdaki sayfalar günümüz Türkçesiyle yani sadeleştirilmiş haliyle verilmiş. Özellikle Osmanlıcaya merakı olan okuyuculara tavsiyem kendilerini geliştirmek istiyorlarsa Aşk-ı Memnu'yu, Akçağ yayınlarından okusunlar. Kendilerini kelime hazinesi anlamında geliştirecekleri muhakkak. İyi okumalar.

Son Not: Ne çektin be Beşir, ne çektin be Nihal. Sadece ikinize üzüldüm yeminle.


Yorumlar