TÜRKİYE'NİN MAARİF DAVASI- NURETTİN TOPÇU

Türkiye'nin Maarif Davası ve yazarı Nurettin Topçu.. Yazar bir sosyolog ve eğitimci. Her ne kadar kitabın adından maarif yani eğitim geçse de bu kitap Türkiye'nin toplumsal yapısına nesnel bir bakış ve yol göstericidir. Kitabı okumaya başladığımda sadece eğitim ve eğitim sistemleriyle alakalı bir kitap okuyacağımı düşünürken değerli hocamızın eğitimden yola çıkıp topluma ışık tuttuğunu gördüm. Zira eğitim dediğimiz şey toplumun tümünü ilgilendirmez mi? Eğitilen nesiller yarınlarda bu toplumun bir ferdi olup geleceğimizi çizmeyecek mi? Türkiye'nin Maarif Davası eğitim sistemindeki ve dolayısıyla toplumdaki sakatlıkları eleştirmiş ve bu sakatlıkların nasıl rehabilite edileceğine dair yerinde ve üzerinden düşünülmesi gereken öneriler sunmuştur. Belki de bu kitap isminden dolayı sadece öğretmenlerin veya eğitim camiasının okuyacağı bir kitap olarak düşünülebilir. Fakat bu düşüncenin yanlış olduğunu daha kitabın başlarında anlamış bulundum. Ülkemizde yaşayan her fert, eğitimci olsun olmasın bu kitabı almalı ve okumalı. 
Kitap baştan sonra "Millet Maarifi", "Mektep", "Muallim", "Maarif Davamız", "Orta Öğretim", "Okulda Ahlak" gibi eğitimle alakalı başlıklardan oluşuyor ise de yukarıda söylediğim gibi başta öğretmenlerimizin ve sonrasında da tüm Türk gençliğinin okuması gereken bir kitap. 
Kesinlikle tavsiye ettiğim bir başucu kitabıdır.

Kitaptan Alıntılar;

"Kalabalığın değer kaynağı olmayıp tahakkümle gafletin kaynağı olduğunu onlara Gandi'nin şu söziyle anlatabiliriz: "Kalabalık yüzüme tükürse bastığım yerin çok sağlam olduğunu anlarım"

"Daha mektepte iken köylünün altınlarını nasıl toplayacağını hesaplayan doktor veya hangi vasıtalarla apartmanlar sahibi olacağını tasarlayan hukukçu genç, elbette hocalarından insanı bir merhamet terbiyesi almamış demektir; bu yolda örnek verecek hocalardan okumamış demektir."

"Menfaat yaşamak ister, ahlak yaşatmak ister; bir arada asla barınamazlar."

"Meşrutiyetten bu yana, zaman zaman memlekette bir irtica yangını icat etmek ruh düşmanlarının taktiği haline geldi."

"Filozof Blondel'in deyişi ile "Herkesin tapacak putları var, dindarlar gibi en dinsiz olanların bile"."

"Din, sanat da değildir. Güzel seslerle Kur'an ve mevlit okunması dindarlık ifadesi değil, belki sadece dindarlık göstergesidir."

"Din müsbet ilim değildir. Dinin hakikatleri deneyle açıklanamaz ve dinde deneyle kontrolu yapılabilen evrensel kanunlara ulaşılmaz."

"Efes'i ziyareten önce gençlerimizi Yavuz Selim'in türbesini ziyaret ettirip de beş yüz yıllık ilim aşkıyla hürmeti tanıtan dinin sevdasını anlatmak kimsenin aklına gelmiyor."

"Bizim için madde ihtiyaç, mana iktidardır."

"İnkılap softası din dersini inkılaba aykırı bulurmuş! Beşerin tarihinde en büyük inkılapların dinler ve bahusus, İslam dini tarafından yapılmış olduğunu bilmemek onların şanındandır."

"Sokak, yarınki hayat bahçemizin fidanlığıdır."

"Daha yedi yaşında spor kulüplerinin zaferiyle öğünen ve etrafında kendine düşman arayan çocuğun ruhuna, yalnız başına mektep ne yapabilir?"

"Zira vücut zincirlenir, fikir zincirlenemez."

"Ebu Hanife, bir gün Bağdat'ta bir dostiyle beraber dolaşırken, yanlarından geçen gençler birbirlerine, "Bu adamı görüyor musun? Yatağını toplamış, geceleri uyumuyormuş. Hep ibadet ediyormuş." diye söyleşirler. Bunu dinleyen Ebu Hanife yanındaki dostuna "işitiyorsun ya, halk benim hakkımda nasıl düşünüyor. Söyledikleri varid değil. Ama madem ki beni öyle biliyorlar, bundan sonra uyumayıp bütün gece ibadet bana vacip oldu" diyor ve o günden itibaren yatağını topluyor."

"Cemiyette kendi hakiki yerini bulamamış, varlığının şuuruna ermemiş bir kadınlığı düşünürken bedbaht bir şair şu sözleri söylemişti: "Kızlarını okutmayan millet oğullarını manevi öksüzlüğe mahkum etmiş demektir; hüsranına ağlasın!" Ne doğru."

"Bütün hayatını Anadolu köylüsünün fazilet ve saadetine hasretmiş, mütevazı yaşayan büyük ruhlu bir nahiye müdürünün şu sözlerini düşünerek tasavvur ediyorum: "Üniversite profesörleriniz köy çocuğunu okutmaya başladıkları zaman memleket kurtulacaktır.""

"Televizyon bir iffet ve ahlak suçlusudur. Belki yakında aileler dükkan sergileri gibi kaldırıma dökülecekler."

"Nitekim "Osmanlıca" diye asırlar içerisinde gelişen Türk dili hançerlendikten sonra Batılı kelimeler dilimize kolayca akın etmeye başladı."

""Milletimin istiklalini kazandım, mektebimin istiklalinden vazgeçtim" diye övünmek sade bir vatan katiline yakışırdı."

"Kendisine şef ve önder arayan Müslüman Türk çocuğu, eğer kendinde irade kuvveti varsa, onu tarihte ve toprağının altında bulacaktır."

Nurettin Topçu Türkiye'nin Maarif Davası
Resim yazısı ekle



Yorumlar