BU ÜLKE- CEMİL MERİÇ

Fikir işçisi Cemil Meriç ve onun Bu Ülke'si. Daha doğrusu onun ülkesi. Cemil Meriç'i yıllar yıllar önce duymuştum. Söylentiye göre binlerce kitap okumuş ve hatta okumaktan gözlerini kaybetmiş derlerdi. Gözlerini kaybedince etrafındakilere okuyun dermiş ve Cemil Meriç'de dinlermiş. Böyle kitaplara aşık bir adam ve bu hayat kitabına da yansımış.
Bu kitabın belli bir içeriği yok. Belli bir konuyu ele almıyor. Denemelerden oluşan bir kitap. Belli bir konusu yok ama içinde Cemil Meriç'in kendisi ve fikirleri var. "Kimim ben? Hayatını, Türk irfanına adayan, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi" demiş bir kitabında kendisini tanımlarken. Kitabın ilk bölümlerinde Cemil Meriç'in başka kitaplarından alıntılar mevcut. Bu alıntılar o kitapları okuma isteği uyandırıyor. Bu Ülke başlıklı bölüm 73. sayfadan itibaren başlıyor. Yazılar yani denemeler konu başlıkları halinde sıralanmış. İçerik ise çok geniş. Kimi yazıda bir şahsı kimi yazı da ise bir fikri ele almış Cemil Meriç. İçerik geniş olunca tüm içeriğe değinmek elbette ki imkansız. Ancak kitap bitince genel bir düşünce hakim oluyor insanda. Biz Türkler batılılaşmayı abartmışız. Batı'nın bilimini alacağımıza topyekün kültürü de almışız ve işte bu bizde yozlaşmaya sebep olmuş. Yozlaşınca da almamız gereken bilimi alamamış ve geri kalmışız. İşte Cemil Meriç bu ana fikirden yola çıkmış bence. O, batıya karşı değil. Öz olarak diyor ki gidin bilimi de teknolojiyi de alın ama kültür onların olsun. Günümüzde acaba bu fikir ne kadar uygulanıyor. Biz batılılaşmayı galiba yanlış anlıyoruz. Cemil Meriç ile ilgili bir sıfat daha var. Gerçek bir entelektüel.. Bu kitap bunun doğruluğunun bir göstergesi. Entelektüel kelimesinin Türk Dil Kurumu'na göre tanımı şöyle; Bilim, teknik ve kültürün değişik dallarında özel öğrenim görmüş kimse, aydın, münevver. İşte bu tam olarak Cemil  Meriç'i ifade ediyor. Kitapta fikir beyanları ve eleştirilerinin yanında kültür-sanat dünyasından bazı kimselere de yer verilmiş. Her çiçekten polen alınmış ve bal elde edilmiş özetle. Aydın olmak böyle bir şey olsa gerek. Dikkat edin. Her çiçekten alınan polenler ve ortaya çıkarılan bal. Bir sürü fikir okunmuş hazmedilmiş ancak size sunulan başka bir şey. Cemil Meriç'le ilgili ilginç bir şey daha var bence. Kendisi ne sağcı bilinir ne solcu. Ama sağcılar da solcular da ona saygı duyarlar. Hem de sağa da sola da getirdiği eleştirilere rağmen.Bu saygının sebebi nedir? Neden bir sağcı bir solcuya bir şey söylediği zaman doğru olsa bile kabullenilmek istenmez. Fikir Üstadı Meriç'ten eksiğimiz nedir? Diyalog? 
Velhasıl kesinlikle okunması gereken bir kitaptır Bu Ülke. İyi okumalar.

Kitaptan Alıntılar

"Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla. Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır."
"Tecrübe, bayağılığa alışmak  ve bayağılaşmak."
"Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi."
"Şöyle diyelim; Avrupa Tanzimat'tan beri aynı emelin kovalayıcısıdır: Türk aydınında mukaddesi öldürmek. Mukaddesi yani İslamiyet'i."
"Demokrasinin ta kendisidir İslamiyet."
"Avrupa. Servetin, şöhretin, şehvetin daveti."
"Ama, irfanı tabiiyet değiştiren aydınlarımız yeni Tanrılarına evlatlarını kurban ederler. Cevdet Paşa'nın torunu katolik rahibesi, Fikret'in oğlu Protestan papazı olur. Haluk bir cins isimdir artık; tarihten kaçanların ismi."
"Şairin kanıyla imzalanmayan hicviyeler, asırların mahkemesinde imzasız bir mektup kadar itibarsızdır."
"Kitap sevene, kitap delisi diyoruz. Kimseye at delisi dediğimiz yok. Kitap yüzünden sefalete düşen görülmemiş. At uğrunda iflas eden edene."
"Hoca öğretmen oldu,talebe öğrenci. Öğretmen ne demek? Ne soğuk, ne haysiyetsiz, ne çirkin kelime. Hoca öğretmez yetiştirir, aydınlatır, yaratır. Öğrenci ne demek? Talebe isteyendir; isteyen, arayan, susayan."
"Her dudakta aynı rezil şikayet: Yaşanmaz bu memlekette! Neden? Efendilerimizi rahatsız eden bu toz bulutu, bu lağım kokusu, bu insan ve makine uğultusu mu? Hayır, onlar Türkiye'nin insanından şikayetçi. İnsanından, yani kendilerinden. Aynaya tahammülleri yok. Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını "yaşanmaz"laştıranlardır."
"Yobazlık, Şark'ın nefis müdafaası. Yobaz, samimiyet, yobaz kendini bir nass'a hapseden idrak; bir nass'a, yani sonsuza. 
Yobaza düşmanlık, tarihe düşmanlık. Yobaz biziz, en güzel taraflarımızla biz."
"IV. Murat'a, Süleyman devrine dön! diye haykıran Koçi Bey'den Reşit Paşa'ya kadar Osmanlı Devleti'nin bütün ıslahatçıları gerici. Dante, yaşadığı çağdan iğrenir. Balzac, eserini iki ezeli hakikatin ışığında yazar: kilise ve krallık. Dostoyevski maziye aşık. Dante gerici, Balzac gerici, Dostoyevski gerici!"
"Sağ okumuyor. Boşuna bağırıyorum. Sol diyalogtan kaçıyor, küskün: Ötüken Yayınevi'nin bastığı kitap okunmazmış Peki siz basın. Cevap yok."
"Konya yolculuklarımda (1966-67) ilk defa başkası ile temas ettim. Başkası, yani kendi insanım. Kaderin karşıma çıkardığı genç üniversiteli "Sen bizden değilsin" dedi. Sen bizden değilsin. Evet, ben onlardan değilim. Ama onlar kimdi?"
"Her büyük adam, kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır."





Yorumlar

Yorum Gönder

Yazılarımı okuduktan sonra lütfen yorum yapmayı ve yazılarımı paylaşmayı unutmayın.