SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ-AHMET HAMDİ TANPINAR

Kitap okuyacağım zaman özellikle internetten kitaplara ait yorumları okur ona göre karar veririm. Bu kitaba da ona göre karar vermiştim. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü isimli romanı baştan söyleyim çok eğlenceli bir kitap. Konusu oldukça ilginç. Kitap Hayri İrdal'in hayatının bir bölümünü otobiyografi tarzında ele almış. Yani kitabın yazarı ve başkahramanı Hayri İrdal kendi ağzından kendi hayatını anlatmış. Kitap çeşitli olaylar silsilesinin sonu ile başlamış ve arada geçen zamandaki olayları kitabın sonuna kadar anlatmaya başlamış. Yani kitabın başındaki olaylar sonu ile birleşmiş. 
Hikayeye gelince... Hikayede görevi sırf saatleri ayarlamak olan bir kuruluşun, kitabı kaleminden okuduğumuz Hayri İrdal'in komikliklerle ve hüzünlerle dolu hayatının ve Hayri İrdal'in çevresinin(özellikle Halit Ayarcı)  hayatlarından kısa-uzun kesitleri mevcut. Şahsen şu anda bu kitabın yazılış amacını hala anlamış değilim. Kitabı okurken özellikle son bölümlerde Ahmet Hamdi Tanpınar bu kitabı neden yazmış acaba, ne anlatmak istiyor diye çok düşünmüşlüğüm olmuştur. (Saatleri Ayarlama fikri ile ne anlatmak istemiş diye aklıma takıldığından) Kitap ile ilgili yorumlara bakarken aile hayatının önemi, geçmiş ile gelecek çatışması, insanlardaki erdemlerin nasıl çürüdüğü manasına gelecek akademik makale gibi bir sürü yazı gördüm. Bunlara da katılıyorum. Zira Hayri İrdal'in özelinde onun fakir ama gururlu bir adam iken toplum hayatında yükselmeye başlaması ile arkadaşlarının, akrabalarının ve hatta ailesinin kendisine olan davranışlarının nasıl değiştiğini bende gördüm, okudum. Ancak yazar bunları ele alırken bence çok farklı bir hikaye seçmiş. Farklılık şuradan kaynaklı. Başka yazarlar günlük hayattan yola çıkarak günlük hayatı anlatarak vermek istedikleri fikri okuyucuya iletirler. Ancak burada her ne kadar roman günlük hayatı işliyor gibi yazılmış ise de öyle değil. Çünkü romanın yazıldığı dönemde veya başka bir dönemde sırf saatleri ayarlamak için bir kurum kurulmuş mudur? Bildiğim kadarı ile hayır. İşte kitapta beni çeken nokta da bu oldu biraz. Kitap bilim kurgu gibi. Olmayan bir hayattan günlük hayata dokunulmuş. Yazar kitabı senin, benim yaşadığımız(gerçekte var olan) hayattan bir hikaye ele alarak yaşatmak ve anlatmak istediği duyguları yaşatabilirdi. Ancak böyle olmamış ve iyi ki de olmamış.
Kitabı okurken dikkat etmeniz gereken bir şey var. Bu kitabı toplum içinde okurken tepkilerinize dikkat edin. Neden mi? Kitaptaki çoğu olay size çok komik gelip gülme krizine girebilirsiniz. Şahsen bende öyle oldu. 
Velhasıl okunması gereken çok güzel bir kitap. İyi okumalar...



Yorumlar