tag:blogger.com,1999:blog-14434439862500808832024-02-06T21:26:26.607-08:00OKUNMUŞ KÜTÜPHANEDEN OKUNMUŞ KİTAP YORUMLARI ve ELEŞTİRİLERİKitap yorum ve incelemeleri. Herkes hayalinde evinin bir köşesinde içinde bir sürü kitabın olduğu ancak belki hiçbirini okumadığı, belkide iki elin parmakları kadarını okuduğu bir kütüphanesi olmasını ister. Benim hayalim de tam olarak bu. Tek bir farkla! Kütüphanedeki kitaplarımın hepsi okunmuş olmalı. Kitaplar dekorasyon eşyası değil, bilgi deryasıdır.
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.comBlogger113125tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-61787306083004731082024-01-02T02:23:00.000-08:002024-01-02T02:23:26.212-08:00ESİR ŞEHRİN İNSANLARI- KEMAL TAHİR<p style="text-align: justify;">Daha önceden Devlet Ana isimli romandan tanıdığım Kemal Tahir'in başka bir romanı ile okumak oldukça zevkli oldu. Kitap İstanbul'un işgal altında olduğu yılları, o zamana kadar yurt dışında memleketin havasından uzak bir şekilde hayatını rahat bir şekilde yaşayan Kamil beyin gözünden anlatmış. Kamil bey yolu İstanbul'a düşünce yurt dışındaki lüks hayatının dışında yaşayan insanlar olduğunu da anlamıştır. Geldiği vakit İstanbul işgal altındadır. Kimin eli kimin cebinde belli değildir. Aristokrat ve varlıklı çevresine uyup işgale uyum mu sağlamalıdır yoksa Ankara merkezi Kuva-yi Milliye'ye mi destek vermelidir. Kamil bey hayatın yüzüne vurduğu fakirlik belası ile debelenirken bir yandan da işgal mi direniş mi diyerek düşünmekten de kendini alıkoyamamıştır. Sonuç olarak işgale karşı direnmesi gerektiğini anlamış ve Kuva-yi Milliye hareketine aktif destek vermiştir. </p><p style="text-align: justify;">Kitapta öznel olsa bile işgal altındaki İstanbul'un halkıyla, memuruyla işgale karşı nasıl bir tutum aldıkları karakterler üzerinden gayet güzel izah edilmiş. Kamil beyi hazin bir son beklese de kitabı aldıktan sonra üçleme bir kitabın ilk kitabını aldığını sonradan fark etmem üzerine Kamil beyin akıbetini romanı okuduğum her anda olduğu gibi oldukça merak ediyorum. Burada can alıcı noktanın üzerine basmak isterim. Roman hikayenin kalanını merak ettiriyor. Bu merak, sürükleyici bir romanın özelliğinde olduğu gibi sayfaları hızlı hızlı okumanıza sebep olan cinsten olmasa da yine de Kamil beyin akıbetini merak etmeden duramıyorsunuz. </p><p style="text-align: justify;">Velhasıl okunması gereken güzel bir kitaptır. İyi okumalar.</p><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;">Kitaptan Alıntılar;</p><p style="text-align: justify;"><i>Direnmek için amaç ister! Amaç olmayınca, önünüzde yaşamak olmayınca, neden debelenmeli?</i></p><p style="text-align: justify;"><i>Bütün Batılılar, hain oldukları için mi bu kadar çiğ gerçekçiydiler, yoksa bu kadar çiğ gerçekçi olduklarından mı bir yerde, ister istemez hain, kaba, bencildiler?</i></p><p style="text-align: justify;"><i>Cesur adam, o korkak adamcağızdır ki cesaret isteyen yerde, hele diger insanların önünde korkuya yenilmez. Her şeyi sarsan korkuya rağmen dizlerini bükmemeyi, sesini kaybetmemeyi, ayakta kalmayı becerir. En garibi, bu kuvveti de ona karşısındakiler, yani kendisini korkutanlar verir.</i></p><p style="text-align: justify;"><i>Her ölen insan, yaşayanların bir parçasını da beraber öldürmüş olur.</i></p><p style="text-align: justify;"><i>Alçak insanlar yükseldikçe alçaklıkları da o ölçüde artıyor!</i></p><p style="text-align: justify;"><i>Alçak insanlar yükseldikçe alçaklıkları da o ölçüde artıyor!</i></p><p style="text-align: justify;"><i>Kahveci milleti ekmek parası kazanacaksa, üstüne elzem olmayan işlere zinhar karışmayacak... Dúkkan kapısı, hak kapısı... Dükkan bir kişiye açılmaz. Gavur gelir, 'Safa geldin çorbacı!', Çıfıt gelir, 'Hoş geldin bezirgan!', Çingene gelir, 'Buyur şöyle kara oğlan!', Ulemadan başı sarıklı gelir, 'Emret hocam!' diyeceksin. Çay mı istedi çay, kahve mi buyurdu kahve! Dedim ya, bizim pirimizden öğüdümüz, kimsenin işine karışmamak!</i></p><p style="text-align: justify;"><i><br /></i></p><p style="text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjjwJXiZDPOi9ZM_I4BfuD5r9bpfSAYDBYcsPS18MlxrL60-wEYErR-uJbQFekf6tCBxqkXfYb-c2K9cIzh2vDmVYrqtw9DwVVnbEz_RFKtyZCgdfUtCw3_tZSupQdpqAT3HhylDGPkSMcIkA8r1nzh5hO0WjjIHkm220_a6R5yLw-qHr_rYH2O1HVaZLI/s375/9600314310706.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="ESİR ŞEHRİN İNSANLARI KEMAL TAHİR" border="0" data-original-height="375" data-original-width="375" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjjwJXiZDPOi9ZM_I4BfuD5r9bpfSAYDBYcsPS18MlxrL60-wEYErR-uJbQFekf6tCBxqkXfYb-c2K9cIzh2vDmVYrqtw9DwVVnbEz_RFKtyZCgdfUtCw3_tZSupQdpqAT3HhylDGPkSMcIkA8r1nzh5hO0WjjIHkm220_a6R5yLw-qHr_rYH2O1HVaZLI/w320-h320/9600314310706.jpg" title="KEMAL TAHİR ESİR ŞEHRİN İNSANLARI" width="320" /></a></div><br /><i><br /></i><p></p>OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-51320134583009488352023-12-26T02:34:00.000-08:002023-12-26T02:34:58.951-08:00BENDEN SONRA MUTLULUK- ÖZDEMİR ASAF<div style="text-align: justify;">Kendi kendime hep şunu düstur edinmişimdir. Bir şairle ilgili kanaat oluşturacaksak onu mutlaka tüm şiirleri ile değerlendirmemiz lazım. Yoksa benim bu kitaptan çıkardığım kanaati şairin geneline yayarsak bu çok yanlış olurdu. Zira bu kitabı Özdemir Asaf'ın başka bir şiir kitabı olan Çiçek Senfonisi ile karşılaştırdığımda Çiçek Senfonisi çok çok önde kalıyor. Aşk temasının pek yolunun düşmediği bir kitap Benden Sonra Mutluluk baştan uyarayım.</div><div style="text-align: justify;">Hani bazen yazarlar, şairler ufak tefek karalamalar yaparlar da karalama olduğu için ve belki de bir taslak olduğu için tam anlayamazsınız veya yazıyı ve şiiri şairin üzerine konumlandıramazsınız. Benden Sonra Mutluluk tam olarak böyle oldu benim için. Diğer kitabından aldığım tadı hatırlıyorum da bu kitap bana o tadı veremedi. Belki mükemmel bir kitaptır kimilerine göre mükemmel mısralardır. Ama belki de ben o mükemmellikte bir okur değilimdir.</div><div style="text-align: justify;">Velhasıl şairi tam anlamıyla anlamak adına güzel bir deneyim oldu bu kitap. İyi okumalar.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">KİTAPTAN ALINTILAR;</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><div><i>"Çok bilen çok yanılır </i></div><div><i>Az bilen daha çok</i></div><div><i><br /></i></div><div><i>Hiç bilmeyen </i></div><div><i>Yanıldığını bile bilmeyecek</i></div><div><i> Bu kadar mutlu kişiyi </i></div><div><i>Kim seçmeyecek?"</i></div><div><i><br /></i></div><div><div><i>"Ölüm beklemez beni... </i></div><div><i>Çünkü, ben gene de</i></div><div><i> Bir şeye, Bir yer'e</i></div><div><i>Ya da bir kimseye giderken de</i></div><div><i>Kendimden uzakta olacağım.</i></div><div><i><br /></i></div><div><i>İşte </i></div><div><i>Bunun adı hüzündür."</i></div></div><div><i><br /></i></div><div><i><br /></i></div><div><div><i>"Bir çiçek Kurtuluş'da otobüs bekleyor</i></div><div><i> Bir kadına </i></div><div><i>Ya bir ölüye </i></div><div><i>Ya bir yalana gidecek </i></div><div><i>Çiçekler yalana bile boyun eğerler</i></div><div><i> Ama en çok gecikmedir </i></div><div><i>Bir çiçeği üzecek"</i></div></div><div><i><br /></i></div><div><i>"Çocukların her gün yaşam günüdür, Doğum günü yaşlıların hüznüdür."</i></div><div><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfLEJ9dsyHzVmXHdEyHltp3IexEhyphenhyphencVPGL67tmDq0qUlw5uzVz6bZEkoptq3cNPpaaMC9fI81Q4NqmQNsO3LcezH9me3f2rstS2dZUMMl0AutX89mJpi2uJVUMIqgULQ8qADRaQFWzykEhojLHztkT2Nyeqhw7vbH_acIcBPm-9R2D2XkxW0wEmXUkEM0/s400/0000000347842-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="ÖZDEMİR ASAF BENDEN SONRA MUTLULUK" border="0" data-original-height="400" data-original-width="256" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfLEJ9dsyHzVmXHdEyHltp3IexEhyphenhyphencVPGL67tmDq0qUlw5uzVz6bZEkoptq3cNPpaaMC9fI81Q4NqmQNsO3LcezH9me3f2rstS2dZUMMl0AutX89mJpi2uJVUMIqgULQ8qADRaQFWzykEhojLHztkT2Nyeqhw7vbH_acIcBPm-9R2D2XkxW0wEmXUkEM0/w205-h320/0000000347842-1.jpg" title="BENDEN SONRA MUTLULUK ÖZDEMİR ASAF" width="205" /></a></div><br /><div><br /></div></div>OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-78992891802525005172022-03-18T02:52:00.002-07:002022-03-18T02:54:38.300-07:00TATAR RAMAZAN- KERİM KORCAN<p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><i><b>700 KASABA, 70 VİLAYET ve 7 DÜVELDE NAMI SÖYLENDİ... </b></i></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Çocukluğum Kadir İnanır'ın başrolünü oynadığı Tatar Ramazan filmlerini izlemekle geçti. Belki de bu filmden midir bilmem oldum olası hapishanelere merakım vardır. İçinde hapishane olan şarkı, türkü, kitap film her şey hep ilgimi çekmiştir. Hapishaneler esasında benim doğuştan da kaderimdir. Hayatım boyu hapishanelerle ve oradakilerle içli dışlı oldum, olmaya da devam ediyorum. Tatar Ramazan filmlerinin bir tanesinde Kadir İnanır eline bağlamasını alır ve Ahmet Kaya'nın şu dağlarda kar olsaydım şarkısını dudaklarını oynatarak sazı da çalarmış gibi yaparak seslendirirdi. Ben o günden sonra Kadir abiyle Tatar Ramazan'ı ve o şarkıyı minik zihnimde aynı keseye hapsettim. Halen de oradalar.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Bu kadar anıdan sonra incelememe başlamadan rahtmetli Kerim Korcan ve mailesinden içtenlikle özür dilemek isterim.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Zira Kerim Korcan'ın Tatar Ramazan isimli kitabını ben hep bir roman zannederdim. Kitabı alıp okumaya başlayıp yarısına geldiğimde de halen roman zannediyordum. Sonradan köşeli jetonum düştü ve anladım ki bu bir öykü kitabıymış. Okuyorum, okuyorum ve bekliyorum ki Tatar Ramazan mevzunun bir yerinde olaya dahil olacak. Olmadı.. Bunda her ne kadar kendimi suçlasam da esas sebep bölümler arası verdiğim uzun sayılabilecek aralar. Bir bölümden sonra ikinci bölüme yani ikinci öyküye geçtiğimde haliyle bir önceki hikayeyi unutuyordum. Sonra yeni bir bölüm, mekan yine mahpushane, karakterler isimleri farklı olsa da aynı; Gardiyanlar, mahkumlar vs. vs. Öyküler esasında amca çocuklarıymış da o yüzden başıma bu iş geldi sanırım. Yine de fena bir okuma da olmadı.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Dil gayet, ama gayet basit. Zira anlatacısından mahkumuna, gardiyanından müdürüne herkes halkın bizzat içinden ve dolayısıyla halk gibi konuşuyorlar. Argo kullanıyorlar, gülümseten küfürler saçıyorlar etrafa. Ama bazı sözleri var ki bunların alıp çerçeveletesiniz gelir. Ne Kafka ne Necip Fazıl ne de başkaları söyleyememiştir o sözü henüz. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Kitap içerisinde saymadığım ama hepsi hapishanede geçen ve orada kalanların bazen gündelik yaşamlarını bazen de başından geçenleri anlayan öyküler mevcut. Bir hikayede Tatar Ramazan, diğerinde Simitçi, Cıbıl, Elmas ve diğerleri. Hepsi başlı başına film çekilecek karakterler. Hikayeleri malumunuz olduğu üzere hep mutsuz son ile bitmiş. Hep ama hep mutsuz sonlar. Bu sonları yaşayan ve sonun da sonuna varamamış insanlar. Velhasıl acıklı hayatlar, ağlanası olaylar. Şu an bu satırları yazarken aklıma o kader mahkumlarının hayat hikayeleri geldi de.. Ne bileyim bir tuhaf oldum. Acı bana dokunuyor galiba ve bu kitap başından sonuna acılı, acıklı. Belki de hiç tahmin etmeyeceksiniz ama en mutlu son galiba Tatar Ramazan'da. Gerisi kitapta. Tavsiyemdir, akıcı ve okunması gereken bir kitaptır. İyi okumalar. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Diğer roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/ROMANLAR" rel="nofollow" target="_blank">tıklayın</a></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Şiir kitabı incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/%C5%9E%C4%B0%C4%B0R%20K%C4%B0TAPLARI" rel="nofollow" target="_blank">tıklayın</a></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: verdana;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhITpXcdHEeJiP3YQ4NROt5gu3GAKPPE9GZe2UiwS6sHaHh3k2lmAumnzrb6M9u5R2OePRTWmY0L5mGY9UMux48whctMpag0ltdYLfr7iOGByCCTRqut2BLoixY5c1i5bDLtKkbPynhmUdXxwCoVkef4IHvEk4IS9JKT8F7RsWiiLxQ_f2-Qk8Im7h/s500/51j2DCnDEnL._AC_SY780_.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Tatar Ramazan Kerim Korcan" border="0" data-original-height="500" data-original-width="350" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhITpXcdHEeJiP3YQ4NROt5gu3GAKPPE9GZe2UiwS6sHaHh3k2lmAumnzrb6M9u5R2OePRTWmY0L5mGY9UMux48whctMpag0ltdYLfr7iOGByCCTRqut2BLoixY5c1i5bDLtKkbPynhmUdXxwCoVkef4IHvEk4IS9JKT8F7RsWiiLxQ_f2-Qk8Im7h/w224-h320/51j2DCnDEnL._AC_SY780_.jpg" title="Kerim Korcan Tatar Ramazan" width="224" /></a></span></div><span style="font-family: verdana;"><br /><i><br /></i></span><p></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><i>Kitaptan Alıntılar; </i></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><i> </i></span><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i>Ya yağmur düşecekti yer yer yarılan toprağa veya mahpushane bahçesine kan.</i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i>Şuradan araban geçti, öküzlerin şu yalaktan su içti, kuş uçtu, katır sıçtı vesaire, ver 25 lira! Ne canına yandığımın vesairesiymiş bu, geldi bizi buralarda da buldu.</i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i>Küçük büyül değil, sadece mesele vardır.</i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i>Dakikalar, kara karıncalar gibi peş peşe dizilmiş, avcı hattını bozmadan sessizce yürümüş yürümüştü zamanda ve sonra bir konağa gelinmiş, saat olmış akmış akmış, kararan bir akşama doğru çekip götürmüştü gündüzü... Umutlar gene küllenmiş, gamlı bir akşam hazırlığı başlamıştır mahpusta.</i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i>Adliyeciler ülkemizde en ulvi bir işi yapmaktaydılar.</i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i>Çok güzel söylersin buradan hep çıkarız. Hiç birimiz kalmaz ama hangimiz nereye? Siz ağaç altlarında sefaya, ben de üç ayaklı sehpaya.</i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: verdana;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/FwhW-Govw30" width="320" youtube-src-id="FwhW-Govw30"></iframe></span></div><span style="font-family: verdana;"><br /><i><br /></i></span><p></p><p style="text-align: justify;"><br /></p>OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-44943149043253305422021-09-27T02:55:00.002-07:002021-09-27T02:55:18.476-07:00KÖRLÜK- JOSE SARAMAGO<p><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><b>RENKSİZ KARANLIĞA MAHKUM OLANLARA İTHAF OLUNUR!</b></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Bundan yıllar yıllar önce ben henüz ilköğretim çağında iken okullara körler derneğinden ama(kör) abilerimiz ablalarımız gelirdi. Allah kulundan insani bir vasfını saklıyorsa veya alıyorsa yerine başka bir şey muhakkak koyuyor kanımca. İşte okulumuza gelen bu ama ablalara ve abilere de enstrüman çalma yeteneği veya güzel bir ses bahşetmiş Yüce Yaradan. Bizim okula da konsere gelmişlerdi. Konser başlangıcında da kör bir abi eline sazını almış kısa bir konuşma yapmıştı. Orada küçücük aklımla şu cümleler dikkatimi çekmişti. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">"Sevgili çocuklar sizler ne güzel görüyor ve etrafta koşabiliyorsunuz. Halbuki bizler hiçbir yeri ve hiçbir şeyi göremiyoruz. Bu çok kötü bir durum. Ama en kötüsü de sonradan kör olmak. Bir düşünün daha önce gördüğünüz ağacı, evi, annenizi veya babanızı bir an geliyor artık göremiyorsunuz. Renksiz bir karanlığa mahkum oluyorsunuz. Biz körler için en kötüsü de görürken görmez olmak."</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Yukarıdaki kısacık anım hayatım boyunca benim körlere olan bakışımı değiştirmiştir. Bu kısacık konuşma bende istemsiz ama iyi ki de var olan empati duygusunu yeşertmiştir. Yolda ne zaman bir kör görsem onun ayağının ucunu dahi göremediğini bilerek elimden geldiğince yardım etmeye çalışırım.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">İşte Jose Saramago'nun Körlük isimli kitabı bana esasında eski günlerimi hatırlattı. Bu kitap sonradan renksiz karanlığa mahkum olanların hikayesi...</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Kitap artık benim açımdan Saramago ile özdeşleşmiş uzun uzun ve paragrafsız ama sıkmayan cümleleri bol miktarda ihtiva ediyor. Okuyunca basım hatası zannedilmesin :) </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Klasik Saramago usulü yine bir gün memleketin birinde herkes kör oluyor. Evet yanlış duymadınız herkes istisnasız kör. Bu körlük bu memleketin her yerini bir anda sarıyor ve sırayla ama herkes kör oluyor. Tek bir kişi dışında. Kitabımızın baş kahramanı doktorun karısı... </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Herkes bir anda kör olunca hükümet bunun bir salgın olabileceğini düşünerek tüm körleri bir yerlere tıkıyor ve tutsak ediyor. Yıl 2021 salgın, karantina ve tutsaklık kelimeleri yabancı olmasa gerek. Bir yerden sonra bu karantina öyle bir aşamaya geliyor ki binalar insanları almaya yetmiyor. Herkes sıkış tıkış ediliyor ve tüm körler kendi haline bırakılıyor. Buradan sonra körler arasında anlaşmazlıklar, huzursuzluklar ortaya çıkıyor. Buradan sonrası kitabın sosyolojik bir yönü aslında. Zira "örgütsüzler daima örgütlülere boyun eğmeye mahkumdurlar." Kendimce koyduğum bu sosyolojik kural yine işlemeye başlıyor ve bazı örgütlenmiş körler bazı örgütlenmemiş körleri zorla, baskı ile yönetmeye başlıyor. Her nedense güçlü olan genelde güçsüzler üzerinde baskı rejimi kuruyor. Allahtan doktorun karısı önderliğindeki örgütsüzler de örgütlenince bu durum tersine dönüyor. Fakat gel gör ki memleketin her yerinde artık herkes kör olmuştur. Körlüğün başından beri kör olmayan doktorun karısı ve ekibi kaldıkları yerden kaçıp şehre çıkıyorlar. Bundan sonrasını anlatmayım ki tadınız kaçmasın. Velhasıl sonraki hikaye körlerin şehirde ne yaşadıklarını anlatıyor. Bir düşünün körsünüz ve şehirde yaşam mücadelesi vermeye çalışıyorsunuz. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Son olarak kitap sizi sıkmayacak, üzmeyecek cinsten bir kitap. Tavsiyemdir. İyi okumalar.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Diğer roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/ROMANLAR" target="_blank">tıklayın</a>.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Şiir kitabı incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/%C5%9E%C4%B0%C4%B0R%20K%C4%B0TAPLARI" target="_blank">tıklayın</a>.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Kitaptan alıntılar;</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">"Bir örgüt, bedenimiz de örgütlü bir sistemdir, örgütlü kaldığı sürece hayatta kalıyor, ölüm ise örgütsüzlüğün sonucundan başka bir şey değil."</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgkUhsKWbzBrksAGdznT04nLdKBII5amU1l-X0huL6XNn-dK0xNqfN3fDcayj1EcRI4Kj-7eIl5k55THaX0dgu7Me9FmAunp_o0v75d5TY7t-TuOqU1bDmDkrJ5cMAOIbtsP4YBB4kxyjU/s600/0001704045001-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Körlük Jose Saramago" border="0" data-original-height="600" data-original-width="433" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgkUhsKWbzBrksAGdznT04nLdKBII5amU1l-X0huL6XNn-dK0xNqfN3fDcayj1EcRI4Kj-7eIl5k55THaX0dgu7Me9FmAunp_o0v75d5TY7t-TuOqU1bDmDkrJ5cMAOIbtsP4YBB4kxyjU/w231-h320/0001704045001-1.jpg" title="Jose Saramago Körlük" width="231" /></a></div><br /><span style="font-family: verdana;"><br /></span><p></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p>OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-69986926078995044592021-01-07T06:02:00.001-08:002021-01-07T06:02:06.774-08:00OBLOMOV- İVAN ALEKSANDROVİÇ GONÇAROV<p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"> Azıcık da olsa edebiyat dünyasına ilgisi olanların hep kullandığı bir kelimedir Oblomovluk. Bu dünyada az biraz yer aldığım için nedir bu Oblomovluk, kimdir derken kendimi kitabı okurken buldum. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Çevremizde bazı insanlar olur hani.. Ya sende ne kadar üşengeçsin, utanmasan... şeklinde başlayan cümlelere maruz kalırlar. İşte o insanları üstadı Oblomov bu kitap ile karşınızda. Oblomovluğu hayat felsefesi edinmek isteyen veya nasıl daha üşengeç bir insan olurum diyenler bu kitap başucu kitabınız olacaktır eminim.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Her insan biraz üşengeçtir. Bazen çalışma hayatımızda üşeniriz, bazen de sosyal hayatımızda üşengeç olabiliriz. Fakat bir insan nasıl bu iki hayatında da üşengeç olabilir hala anlamış değilim. Oblomov zengin sayılabilecek, kendi halinde kendine yetecek miktarda bir çiftliği olan kendi halinde bir adam. Kendi halinde diyorum zira gerçekten kendi halinde. Dışarı çıkmaz, gezmez, tozmaz, çalışmaz bir adam. Yani bizim buraların deyimiyle tam bir kızıl g... Noktalı yerleri siz tamamlarsınız ;) Sabahtan akşama kadar sadece ve sadece yiyip içip tam anlamıyla yatan bir adam. Böyle deyince amaaaan bu kitap sıkıcıdır, elin adamının yattığını kalktığını mı okuyacam diyenlere sözüm; işler hiç de öyle değil. Yazarımız bu üşengeçliği gayet çalışkanlıkla okuyucusuna yani sizlere bir güzel yedirmiş. İyi ki de yedirmiş.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Dedik ya üşengeç bir adam Oblomov diye. Ama işte böyle bir insanı bile tek bir şey hayata bağlayabilmiş. Aşk. Hey aşk sen nelere kadirmişsin! Fakat bu aşk çok uzun sürmeden Oblomov yine kendi fazlasıyla mütevazı hayatına bir dönüş yapmış. Oblomovu suçluyorum üşengeç diye ama şöyle bir düşününce belki de diyorum sadece gürültüden, tantanadan ve bunların getirdiği diğer kötülüklerden uzak durmak istemiştir. Kim bilir? </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Kitabın içeriğine fazlaca girmemek adına sözü uzatmıyorum ve kütükten bozma kalınca görünümüyle bu kitap sizi korkutmasın. Mutlaka okuyun. Üşenmeyin işte okuyun :)</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Diğer roman incelemelerim için <a href="https://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/ROMANLAR" rel="nofollow" target="_blank">tıklayın</a></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Şiir kitabı incelemelerim için <a href="https://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/%C5%9E%C4%B0%C4%B0R%20K%C4%B0TAPLARI" rel="nofollow" target="_blank">tıklayın</a></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><i>Kitaptan alıntılar;</i></span></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: verdana;">"</span><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">Hatıralar mutlu bir hayatın hatıraları olursa güzeldir; insana güç kapanmış yaraları hatırlatınca acı şeylerdir."</span></span></i></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">"</span></span><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">Dostluk genç bir kadınla genç bir erkek arasında aşk olmadığı zaman ya da ihtiyarlar arasında bir aşk anısına dönüştüğü zaman iyi bir şeydir. Bir yanda dostluk, öbür yanda aşk olunca felaket!"</span></span></i></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">"</span></span><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">Oblomov'un ruhunda tutkular, istekler, kahramanlık tasarıları doğmuyordu. Zamanın geçişine, ömrünün boşuna harcanmasına, iyi kötü hiçbir iş yapmayışına, bir ot gibi yaşamasına hayıflanmıyordu. Sanki görünmez bir el onu değerli bir çiçek gibi saksıya koymuş, soğuktan, sıcaktan yağmurdan koruyor ve şefkatle besliyordu."</span></span></i></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">"</span></span><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">Her ne kadar aşkın ele avuca sığmaz bir şey, insanı durup dururken hasta eden bir illet olduğu söylenirse de onun da her şey gibi kendine göre nedenleri ve kanunları vardır. Bu kanunlar henüz layıkıyla incelenememiştir. Çünkü aşka düşen bir insanın kendi ruhunda filizlenen bu duyguyu, gözlerini kapayan büyülü bir bilgin gözüyle seyretmeye vakti yoktur. Kalbinin ne zaman ve nasıl hızla çarpmaya başladığını, nasıl birdenbire kendini feda edebilecek kadar güçlü bir bağla bağlandığını, nasıl kendini unutup sevgilisiyle bir olduğunu, zekasının nasıl uyuştuğunu ya da alabildiğine inceldiğini, iradesinin, düşüncesinin nasıl esir olduğunu, dizlerinin nasıl titrediğini, ateşinin nasıl yükselip gözlerinin nasıl yaşla dolduğunu göremez..."</span></span></i></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">"</span></span><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">Bir laf kalabalığı ortasına atılan iyi, gerçek ve temiz bir sözün ne kadar ağır bastığını, konuşmaları nasıl başka bir yöne çevirdiğini hiç fark etmemişti. Bilmiyordu ki sahte bir utanmayla değil, cesaretle ve uluorta söylenen bir söz dedikoduların iğrenç gürültüleri arasında kaybolmaz, toplum hayatının derinliklerine bir inci gibi iner, kendisine her zaman bir sedef bulabilirdi."</span></span></i></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">"</span></span><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">Kurnazlık bozuk para gibidir; Onunla büyük şeyler satın alınmaz. Bozuk para ile bir insan ancak birkaç saat yaşayabilir. Kurnazlıkla bir şeyi gizleyebilirsiniz, bir adamı aldatabilirsiniz, ama onunla geniş bir ufka varamazsınız, büyük olayları bir sonuca götüremezsiniz."</span></span></i></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">"</span></span><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">Yalnız dar kafalı kadınlar kurnazlığa başvurabilir. Zekaları doğru işlemediği için kurnazlık yolu ile günlük meselelerini çözmeye çalışırlar, hayatın büyük yollarının nereye gittiğini göremeden kendi küçük düşüncelerini bir dantela gibi örerler."</span></span></i></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">"</span></span><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">Hiç kimse hayatında ikinci veya üçüncü defa gördüğü bir kadına böyle bir şey söyleyemez. Kimse bu kadar çabuk aşık olamaz. Ancak Oblomov olmalı ki..."</span></span></i></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">"</span></span><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">Burnun yanı kaşınırsa, haber; kaşlar kaşınırsa, gözyaşı; alın kaşınırsa, birini göreceksiniz; sağ taraf kaşınırsa erkek, sol taraf kaşınırsa kadın; kulak kaşındı mı yağmur var; dudaklar, öpüşme; bıyık kaşınırsa hediye alacaksınız, dirsek kaşınırsa yer değiştireceksiniz; ayak altı kaşınırsa yolculuk..."</span></span></i></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">"</span></span><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">Aynı dairedeki memurlar bir ailenin fertleri gibi birbirinin rahatını, mutluluğunu düşünen insanlar olacak, dairenin işleri bütün günlerini almayacaktı. Fena havalarda, sıcaklarda ya da sadece insanın canı çalışmak istemediği günlerde işi asabilecekti. Bunlar meşru, yasal nedenler olacaktı."</span></span></i></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><i><br /></i></span></span></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">"</span></span><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;">Keyfine düşkün insanlar böyle takıntılar edinmeden yaşayamazlar; çevrelerinde gereksiz kimseler olmadan rahat edemezler. Tabakayı kim arayıp bulacak? Yere düşmüş bir mendili kim kaldırıp verecek? Derdimizi kimse anlatıp kendimizi acındıracağız? Kötü rüyalarımızı kime anlatıp yorumlatacağız? Kim bize, yatarken bir şeyler okuyup uykumuzu getirecek? Hazırcı, bazen öteberi almak için en yakın kasabaya gönderilir, ev işlerine de yardım eder. Bu işleri ev sahibi yapacak değil ya!"</span></span></i></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicOn6tYrMjxiOk7OqDZZESWmHZRywCCsc_8R_WlDXS0z9CUEuZMKfcIMt77WgvrMZH4YOMbjIOYuUuKq9voRasR253yv0AO2rX7vLJIQssxt2CCKrfxC47g2TryZukHzt5Lv-41SWLq88/s622/1_org_zoom.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="OBLOMOV İVAN ALEKSANDROVİÇ GONÇAROV" border="0" data-original-height="622" data-original-width="415" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicOn6tYrMjxiOk7OqDZZESWmHZRywCCsc_8R_WlDXS0z9CUEuZMKfcIMt77WgvrMZH4YOMbjIOYuUuKq9voRasR253yv0AO2rX7vLJIQssxt2CCKrfxC47g2TryZukHzt5Lv-41SWLq88/w214-h320/1_org_zoom.jpg" title="İVAN ALEKSANDROVİÇ GONÇAROV OBLOMOV" width="214" /></a></div><br /><span style="font-family: verdana;"><br /></span><p></p>OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-86971827842417947182020-12-01T01:44:00.002-08:002020-12-01T01:45:16.207-08:00MALCOLM X- ALEX HALEY<p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Yıllardır Amerikan filmlerinde hep duyduğumuz bir replik vardır. "Pis zenci!" Bu zenciler niye pistir, bunların başına ne gelmiştir de "zenci" olarak adlandırılmışlardır? Amerika'nın tabiri caizse pis zencilerinden bir tanesinin, Malcolm X'in hayatını anlatan bir kitap Malcolm X. Son cümleme özellikle dikkatinizi çekerim, bu kitap Malcolm X'in hayatını ve belki de görüşlerini anlatıyor. Görüşler kısmına çok fazla giremedim. Burada kitapla ilgili yorumlara geçiyorum.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Kitap baya baya uzun bir önsöz ile başlıyor. Başladım önsözü okumaya ancak devam edemedim bari kitaba geçeyim dedim. Kitaba başladım. Başlamamla birlikte küçük Malcolm'un hayatını büyüyerek okumaya başladım. Hayat dediğim klasik Amerika.... Pis zenciler, kızlar, erkekler, barlar, partiler vs. vs. Bunların hepsini anladım da bu hayat kısmı çok uzun sürdü. Malcolm X'in görüşleri bu uzunluğun içinde minicik kalmış. Ben kitabı alırken aksine hayatından ziyade görüşlerini çok okumak istemiştim. Belki kitabın ilerleyen bölümleri benim istediğim gibidir. Ama ben o bölümlere ilerleyemedim, kitabı atlayarak okumak da istemedim.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Velhasıl yarım bıraktığım tavsiye konusunda olumlu/olumsuz bir yorumda bulunamayacağım bir kitaptır. İyi okumalar.</span></p><p style="text-align: justify;">ROMAN İNCELEMELERİM İÇİN <a href="https://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/ROMANLAR" target="_blank">TIKLAYIN</a></p><p style="text-align: justify;">ŞİİR KİTABI İNCELEMELERİM İÇİN <a href="https://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/%C5%9E%C4%B0%C4%B0R%20K%C4%B0TAPLARI" target="_blank">TIKLAYIN</a></p><p style="text-align: justify;">DİĞER TÜRLER İÇİN <a href="https://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/D%C4%B0%C4%9EER%20T%C3%9CRLER" target="_blank">TIKLAYIN</a></p><p style="text-align: justify;"><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDFlytyKc4x9BmFt_cB5GYVhksPg0HCjfDpjzrOdw4xe-cCS_AoSs9cR1L0wcgTTr6rIkYLBLYinBuungVVNpBjIKaMREohyJr4vSJNv4FjdgiU9CvM1LTwmffgMuXDDAJ6KpFqdQ7vNU/s294/395_Malcolm_-x-Alex_Haley535.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="294" data-original-width="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDFlytyKc4x9BmFt_cB5GYVhksPg0HCjfDpjzrOdw4xe-cCS_AoSs9cR1L0wcgTTr6rIkYLBLYinBuungVVNpBjIKaMREohyJr4vSJNv4FjdgiU9CvM1LTwmffgMuXDDAJ6KpFqdQ7vNU/s0/395_Malcolm_-x-Alex_Haley535.jpg" /></a></div><br /><p style="text-align: justify;"><br /></p>OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-85463577501609967632020-11-06T02:12:00.000-08:002020-11-06T02:12:43.643-08:00KAĞNI-SES SABAHATTİN ALİ<p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Uzunca bir süredir kitap orucu tutuyordum istemeden. Salgından mıdır yoksa yaz havasından mıdır bilmiyorum ama bu oruç iyice canımı sıkmaya başlamıştı. Orucu bozuyorum, 61 gün kefaret orucunu da bilahare tutarım artık. Orucu ara ara ufak ufak bozmama sebep edebi yönünü çok sevdiğim Sabahattin Ali'nin Kağnı-Ses isimli öykü kitabı oldu. Bu kitaba ne zaman başladığımı bile hatırlamıyorum. Ama anlattığım geçersiz sebeplerden ötürü kitabı sonunda bitirdim. Zaten kısa, 160 sayfalık bir kitap. Bu arada kitabı da galiba A101'den almıştım. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Yazarların hikaye kitaplarında sürekli rastgeldiğim hikayeyi okurken "yazarın anılarını/hayatını okuma" tezimi bir kere daha yaşadım. Hikaye olduğunuzu sandığınız şey aslında yazarın gelip geçerken gördüğü/tanıdığı insanlara veya olaylara bir bakış açısı. Sabahattin Ali'de aynen böyle yazmış anılarını. Yazarın sürgünle geçen hayatı boyunca gittiği yerlerde geçiyor hikayeler. Bu mekanlardan en çok dikkatimi geçen tabi ki memleketim olan Konya'da geçen bölümler. Vakti zamanında burada da çalışmış olan Sabahattin Ali bizim memleket hikayelerine iyi ki de yer vermiş. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Dil akıcı ancak hikaye deyince aklınıza, garip garip ve derinden sarsan olaylar gelmesin. Bu demek değildir ki bu kitap okunmaz. Aksine okunması gerekir. Okumaya başlayacaklara son sözüm kitabı memleket hikayeleri gibi değerlendirin ve öyle okumaya başlayın. İyi okumalar.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/ROMANLAR" target="_blank">tıklayın</a></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Sabahattin Ali'nin diğer kitapları için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search?q=sabahattin+ali" target="_blank">tıklayın</a></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Şiir kitabı incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/%C5%9E%C4%B0%C4%B0R%20K%C4%B0TAPLARI" target="_blank">tıklayın</a></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: verdana;">Kitaptan alıntılar;</span></i></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: verdana;">"Bir mahpusu dünya ile hiç alakası olmayan bir zindana kapamak ona en büyük iyiliği yapmaktır. Onu en çok yere vuran şey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir."</span></i></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: verdana;">"Sevgilime değil, aşka, beni sarsan, serseri yapan, vukuat çıkartan bir aşka aşıktım. İçimde boş durmayı hiç istemeyen, mütemadiyen kımıldayan bir şeytan vardı ve bu şeytan, eskiden beri, iş bulamadığı ve beni mektepten attıracak veya karakolda geceletecek bir vakaya sevk edemediği zamanlar hiç olmazsa birisine aşık ederdi. Ama kime olursa olsun.."</span></i></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: verdana;">"Erkekler belki mühendis, belki doktor, belki avukat veya muallim olmuşlardı, fakat bunu bir fikir ihtiyacı olarak değil, iyi karnını doyurmak, iyi giyinmek, güzel karı alabilmek için yapmışlardı."</span></i></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: verdana;">"Ne yapmıştım ben bu kadına? Ne istemişti benden? Ufak bir kaprisi için beni rezil etmekte tereddüt etmemişti. Ne kadar insanlıktan uzak mahluklardı bu kadınlar. Onları anlamaya asla imkan yoktu. Çünkü anlaşılacak tarafları yoktu. Onlar kendileri de ne yaptıklarının farkında değillerdi ve sevkıtabiilerine tabi olarak akıllarına eseni yapıyorlardı. Onların hareketlerinde sebep ve şuur arayan bizler, böyle bir şey bulamayınca, "kadın anlaşılmaz ve derin bir mahluktur!" diyoruz; şeytani bir kuvvetle bizim üzerimizde hüküm yürüten bu mahlukun boş, manasız ve basit bir "yarı hayvan" olduğunu kendimize itiraf etmek istemediğimiz için.."</span></i></p><p style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: verdana;">"Biliyor musunuz, bir dakika, hatta bir saniyede verilen veya verilmeyen bir karar, bir tereddüt anı, insanın hayatı üzerinde ne uçsuz bucaksız neticeler doğurabiliyor."</span></i></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgR620fKxpyxJfqE_9PoZpO1vyy8h6KNyk4wQwJZntF29OJparaAgVfILI9j80lClMD9lowaqeHdoRQPnZygndRnI5Acghy-3iAFHUgPEAmnn4iRhFtFX1zEzayLhBK9LcZH8PBk2oX-6k/s780/0c0d69fb-1095-4ad6-8ac0-cc50194d9337_size780x780_quality60_cropCenter.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: verdana;"><img alt="Sabahattin Ali Kağnı-Ses" border="0" data-original-height="780" data-original-width="780" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgR620fKxpyxJfqE_9PoZpO1vyy8h6KNyk4wQwJZntF29OJparaAgVfILI9j80lClMD9lowaqeHdoRQPnZygndRnI5Acghy-3iAFHUgPEAmnn4iRhFtFX1zEzayLhBK9LcZH8PBk2oX-6k/w400-h400/0c0d69fb-1095-4ad6-8ac0-cc50194d9337_size780x780_quality60_cropCenter.jpg" title="Kağnı-Ses Sabahattin Ali" width="400" /></span></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></td></tr></tbody></table><br /></p>OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-51320855357814060612020-07-02T03:08:00.001-07:002020-07-02T03:25:13.622-07:00KAPLAN KAPLAN- ALFRED BESTER<div style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Hepinizin bildiği üzere çıkış noktası konusunda şüphe duyduğum korona salgını tüm dünyanın başında elindeki mızrağıyla geziyor ve bir oraya bir buraya saldırıyor. İnsanlar evlerinde hapsoldu. Karantina günleri başladı. Tüm dünya gibi bende insanlarla temasımı en aza indirmeye çalışıyorum. Bu yüzden e-kitap indirip okumaya başladım. İşte Alfred Bester'in Kaplan Kaplan isimli kitabı hayatımda ilk kez okuduğum e-kitap oldu. Aslında bu kitabı ben daha önce fiziki olarak elime almış ve biraz da yol almıştım. Fakat kör talihim bana eksik basım bir kitabı sununca hevesim kursağımda kalmıştı. O günden bugüne kadar bu kitap hep aklımdaydı.Yoksunluğunu hissediyordum. Bu yoksunluğun sebebi kitabın çok hoşuma gitmesiydi. Şu an kitap bitti ama aynı şeyleri düşünemiyorum. Bu kitapla önceki tanışmamda çok sayfa okumamıştım. Galiba 70. sayfalarda basım hatası karşıma çıkmış ve kitabı bırakmak zorunda kalmıştım. Ama şu an e-kitap olarak bitirdiğim bu kitapla bıraktığım kitap arasında sanki dağlar kadar fark var. Bunu tek bir şeye yoruyorum. Tercüme kalitesi. İlk okuduğum kitap İthaki Yayınlarından olanıydı. E-kitap ise Altıkırkbeş Yayınlarından. Bu kitap okunacaksa kesinlikle İthaki'den okunmalıdır.<br />
Gelelim kitabın konusuna. Kaplan kaplan bir bilim kurgu kitabı. Sene 1950'lerde yazılan ve 24. yüzyılı öngören bir kitap. Şimdi düşünüyorum da sene 2020. Hayal etmeye çalışıyorum. Kimsenin hayal etmediği şeyleri düşünmeye çalışıyorum ama aslında kuvvetli olan hayal gücüm beni hayal kırıklığına uğratıyor. Aklıma gelen her şey birileri tarafından dolaylı ve doğrudan hayal edilmiş. Hayal dünyasının tüm köşe başları tutulmuş. Hüsrana uğradım. Fakat yazarımız Alfred Bester hiç hüsrana uğramamış ve güzel de hayaller kurmuş. Bu hayallerden en güzeli tabi ki Jauntleme... 21. Y.Y. ilk çeyreği insanının anlayacağı şekilde tercüme edersek ışınlama. Yazar betimlediği gelecekte ışınlanmak insanın kendi kendine kolaylıkla gerçekleştireceği bir eylemden ibaret olmuş. Şöyle bi düşünüyorum da. Güzel olurdu aslında. Araba, yakıt vs. derdi yok. Tak... Evdesin/iştesin. Yolda adamın birine gıcık gittin bas küfrü.... Tak.. Kaçmışsın. Bu basit örneklerde bile insan heyecan duymuyor değil.<br />
Konuya biraz daha girecek olursam.. Bilmem hangi tarihte Gully Foyle adında bir adam uzayda çalıştığı gemide yolculuk ederken gemi bir kaza geçirir. Gemide bahtsız Gully tek başına kalır. Oradan geçen Göçebe isimli bir gemi Gully'i gördüğü halde yardım etmeden oradan uzayda Mars marketin oradan Satürn Mobilya istikametine dönüp Gully'i kaderine terk eder. Gully bir şekilde o gemiden kurtulup kendisini ölüme terk eden Göçebe'yi ve içindekileri aramaya veya avlamaya başlar. Kitabın geneli bu av ile ilgili. Bu kitabı bilim kurgu olmaktan çıkarıp başka bir şeye sokmaya çalışırsam eğer tam anlamıyla bir aksiyon filmi veya kitap olarak düşünürsek bir polisiye olabilir. Bu arada Gully Foyle dediğimiz adam tam anlamıyla bir hödük. Bildiğin odun. Söylemeden edemeyeceğim. Konu da böyle. Anlatıyorum anlatıyorum ama yine aynı noktaya geliyorum. Okuduğunuz kitapların tercümesi KALİTELİ olsun. Bu kitabın İthaki'den olanını hiç elime almamış olsam Kaplan Kaplan belki vasat bir kitap olabilirdi benim açımdan. Ama ilk okuyuşumu ve o heyecanımı düşününce kendi kendime Altıkırkbeş'in tercümesi kötü diyorum. Velhasıl e-kitap olarak okuyacaksanız sakın sanal alemde Yandex Disk'de veya başka bir yerde Altıkırkbeş tercümeli olanını indirip okumayın vaktinizi boşa harcamayın. İthaki tercümesine sözüm yok. 70 sayfa bile olsa kitap aklımdan çıkmayacak kadar içime işlemişti. Çok konuştum, çok düşündüm, çok yazdım. Ben susuyum sizler okuyun. İyi okumalar.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Diğer roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/ROMANLAR" target="_blank">tıklayın</a></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;">Şiir kitabı incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/%C5%9E%C4%B0%C4%B0R%20K%C4%B0TAPLARI" target="_blank">tıklayın</a></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwAUQRE2UUgwoqk7XtQ6oQpmep0n-TyZouQSKCgm37-G6qoMlBRvatDYCsJwK5FKiAPhUFkeS5_tBtOfYuzHBImnQ2h0z53l34GlhF7ohJYN9NELxsgBclewlwunC8QMqCG6GVXfODpwU/s600/Alfred-Bester-Kaplan-Kaplan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="384" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwAUQRE2UUgwoqk7XtQ6oQpmep0n-TyZouQSKCgm37-G6qoMlBRvatDYCsJwK5FKiAPhUFkeS5_tBtOfYuzHBImnQ2h0z53l34GlhF7ohJYN9NELxsgBclewlwunC8QMqCG6GVXfODpwU/s320/Alfred-Bester-Kaplan-Kaplan.jpg" /></a></div><span style="font-family: verdana;"><br /></span></div>OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-52748532491232537162020-06-25T03:29:00.021-07:002020-07-02T03:18:14.336-07:00HAN DUVARLARI(TOPLU ŞİİRLER)- FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL<div style="text-align: justify;"><span style="font-family: "verdana";">Hatırlar mısınız bilmem ama hani ortaokul ve lise çağlarımızda türkçe ve edebiyat kitaplarında şiirleri bulunan şairler vardır. İsimlerini, edebi görüşlerini bildiğimiz, şiirlerini eğitim sisteminin verdiği bir ciddiyetle hissetmeden okuduğumuz şairler ve şiirleri vardır. O şairleri sistemin verdiği ciddiyetle veya ergenlik/gençlik ateşi ile aslında tam olarak anlayamaz veya şiirlerinden istenilen tadı alamayız. Faruk Nafiz Çamlıbel'de o şairlerden bir tanesi. Han Duvarları desem zihninde hiçbir şey uyanmayacak çok az Türk vardır bu memlekette.<br />
Hep söylerim. Belki yanlış belki doğru.. Bir şiir insanın ya ruhuna ya da diline dokunabilmeli. Ya da her ikisi birden olabilmeli. Ya kafiyesiz ve düzensiz satırlar bizi bizden almalı ya da anlamı derin olmayan ancak güzel söylenmiş sözler okurken bizi bizden geçirmeli. Duyguya veya sanata hayran olabilmeliyiz. En azından bir tanesini anlayabilmeli, hissedebilmeliyiz. Faruk Nafiz Çamlıbel hem ruhumuza hem de dilimize tam olarak hitap edebilmiş nadir şairlerden bana göre.<br />
Bir şiirini okuyup da konusu ne olursa olsun ona hayran olmamak en azından beğenmemek galiba mümkün değil. Manalar o kadar derin, mısralar o kadar güzel dizilmiş... O kadar çok mısra oldu ki içinden "ne güzel anlatmış" dediğim. Velhasıl kardeşlerim! Faruk Nafiz Çamlıbel benim cahil gözümde ve engin gönlümde yeri çok sağlam olan bir şair olarak kalacaktır. Hep deriz ya "Üstad Necip Fazıl" diye. Böyle güzel şairleri okuyarak benim şiir üstadlarım gitgide artacak anlaşılan. Kesinlikle okunması gereken mükemmel bir şiir kitabıdır. İyi okumalar.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: "verdana";">Diğer şiir kitabı incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/%C5%9E%C4%B0%C4%B0R%20K%C4%B0TAPLARI" target="_blank">tıklayın</a></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: "verdana";">Roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/ROMANLAR" target="_blank">tıklayın</a><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh456iiaMOqO8-YZX2w7YusQElqjTtIio7JvsHgEHT72W-DJa4tUy3P-zSNWkaylR-kLEf3hQ8TvyLw919LksQSTmrR5U75V4ItDcruK_JKs3l91EnTuNM5qZLsedb2E_twMBtYvrYgFhM/s1824/Han-Duvarlari-1160x1824.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1824" data-original-width="1160" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh456iiaMOqO8-YZX2w7YusQElqjTtIio7JvsHgEHT72W-DJa4tUy3P-zSNWkaylR-kLEf3hQ8TvyLw919LksQSTmrR5U75V4ItDcruK_JKs3l91EnTuNM5qZLsedb2E_twMBtYvrYgFhM/s320/Han-Duvarlari-1160x1824.jpg" /></a></div><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";">HAN DUVARLARI</span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";">Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,<br />Bir dakika araba yerinde durakladı.</span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";"> Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, <br />Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... <br />Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya, <br />Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya. <br />İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık! <br />Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık, <br />Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı... <br />Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları, <br />Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler, <br />Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler... <br /><br /> Ellerim takılırken rüzgârların saçına<br /> Asıldı arabamız bir dağın yamacına. <br /> Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık, <br /> Yalnız arabacının dudağında bir ıslık!<br /> Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar,<br /> Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar<br /> Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu. <br /> Gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu. <br /> Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince.<br /> Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince <br /> Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi.<br /> Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi. <br /> Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine.<br /> Yol, hep yol, daima yol... Bitmiyor düzlük yine. <br /> Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayali, <br /> Sonunda ademdir diyor insana yolun hali, <br /> Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan.<br /> Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan <br /> Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor, <br /> Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor... <br /> Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine <br /> Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine.<br /> <br /> Bir sarsıntı... Uyandım uzun süren uykudan; <br /> Geçiyordu araba yola benzer bir sudan.<br /> Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu, <br /> Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu:<br /> Ağır ağır önümden geçti deve kervanı, <br /> Bir kenarda göründü beldenin viran hanı. <br /> Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri <br /> Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri.<br /> Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya <br /> Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya. <br /> Bir noktada birleşmiş vatanın dört bucağı,<br /> Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı.<br /> Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor, <br /> Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor.<br /> Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı <br /> Her yüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı.<br /> Gitgide birer ayet gibi derinleştiler <br /> Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki cizgiler... <br /> Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı, <br /> Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı; <br /> Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler, <br /> Aygın baygın maniler, açık saçık resimler... <br /> Uykuya varmak için bu hazin günde, erken, <br /> Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken <br /> Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı; <br /> Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı.<br /> Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa <br /> Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa; <br /> "On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan <br /> Baba ocağından yar kucağından <br /> Bir çiçek dermeden sevgi bağından <br /> Huduttan hududa atılmışım ben" <br /> Altında da bir tarih: Sekiz mart otuz yedi...<br /> Gözüm imza yerinde başka ad görmedi. <br /> Artık bahtın açıktır, uzun etme, arkadaş!<br /> Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş; <br /> Araya gitti diye içlenme baharına, <br /> Huduttan götürdüğün şan yetişir yârına!...<br /><br /> Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk,<br /> Soğuk bir mart sabahı... Buz tutuyor her soluk.<br /> Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri <br /> Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri.<br /> Bulutların ardında gün yanmadan sönüyor, <br /> Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor... <br /> Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar, <br /> Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar.<br /> Biz bu sonsuz yollarda varıyoruz, gitgide, <br /> İki dağ ortasında boğulan bir geçide.<br /> Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden <br /> Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden:<br /> Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla, <br /> Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla.<br /> Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu,<br /> Burada son fırtına son dalı kırıyordu...<br /> Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla,<br /> Savrulmaya başladı karlar etrafımızda.<br /> Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü; <br /> Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü... <br /> Gönlümde can verirken köye varmak emeli <br /> Arabacı haykırdı "İşte Araplıbeli!" <br /> Tanrı yardımcı olsun gayrı yolda kalana <br /> Biz menzile vararak atları çektik hana. <br /><br /> Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş <br /> Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş.<br /> Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor,<br /> Kimi haydut, kimi kurt masalı anlatıyor...<br /> Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri,<br /> Çiçekliyor duvarı ocağın akisleri.<br /> Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor,<br /> Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor;<br /> "Gönlümü çekse de yârin hayali <br /> Aşmaya kudretim yetmez cibali <br /> Yolcuyum bir kuru yaprak misali <br /> Rüzgârın önüne katılmışım ben" <br /> Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı,<br /> Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı...<br /> Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde <br /> Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde.<br /> Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık,<br /> Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.<br /> Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım,<br /> Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!<br /> "Garibim namıma Kerem diyorlar <br /> Aslı'mı el almış haram diyorlar <br /> Hastayım derdime verem diyorlar <br /> Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben" <br /> Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında,<br /> Korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında.<br /> Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı!<br /> Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı!<br /> Az değildir, varmadan senin gibi yurduna,<br /> Post verenler yabanın hayduduna kurduna!..<br /> Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu:<br /> "Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?"<br /> Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,<br /> Dedi: <br /> "Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!"<br /> Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti,<br /> Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti... <br /> Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi. <br /><br /> Aradan yıllar geçti işte o günden beri <br /> Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim, <br /> Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.<br /> Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar,<br /> Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!<br /> Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,<br /> Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!..</span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";">"Ben, ki bugün her aşka tas tutan bir varlığım,<br />Evvelden bir mezardım, şimdi bir mezarlığım."</span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";">"Gülerek: "Şair, dedin, belli, kalbin bir değil!'"<br />-Çünkü, dedim, çektiğim bir değil, bin bir değil:"</span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";">"Duymadığım hasreti yazmadım ömrümde ben"</span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div style="text-align: justify;"><i><span style="font-family: "verdana";">ÇOBAN ÇEŞMESİ</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">Derinden derine ırmaklar ağlar, <br />Uzaktan uzağa çoban çeşmesi, <br />Ey suyun sesinden anlıyan bağlar, <br />Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi. <br /> <br />"Göynünü Şirin'in aşkı sarınca <br />Yol almış hayatın ufuklarınca, <br />O hızla dağları Ferhat yarınca <br />Başlamış akmağa çoban çeşmesi..." <br /> <br />O zaman başından aşkındı derdi, <br />Mermeri oyardı, taşı delerdi. <br />Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi. <br />Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi. <br /> <br />Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu, <br />Kerem'in sazına cevap veren bu, <br />Kuruyan gözlere yaş gönderen bu... <br />Sızmadı toprağa çoban çeşmesi. <br /> <br />Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda, <br />Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda, <br />Ateşten kızaran bir gül arar da,<br />Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi, <br /> <br />Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar, <br />Tarihe karıştı eski sevdalar. <br />Beyhude seslenir, beyhude çağlar, <br />Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi...</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Bana derler: "Kumralı mı, sarışın mı sevgilin?"<br />Derim: "Ne ben bilirim, ne o, kim olduğunu?"<br />"Ey genç kızı sormadan şarap içenler! Bilin:<br />Ben tanırım sevginin sade sarhoşluğunu'"</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Yalnız ela gözü yazacak mısralarım,<br />Yalnız siyah bir saçı elim tel tel sayacak.<br />Benden evvel hatıran varsa senin ağlarım,<br />Benim senden sonrası ömrümce olmayacak!"</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Caddeden sokaklara doğru sesler elendi, <br />Pencereler kapandı, kapılar sürmelendi. <br />Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar, <br />Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar... <br />Son yolcunun gömüldü yolda son adımları, <br />Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları. <br />Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda: <br />Yanan alnım duvarda, sönen gözlerim camda, <br />Yuvamı çiçekledim, sen bir meleksin diye, <br />Yollarını bekledim görüneceksin diye. <br />Senin için kandiller tutuştu kendisinden, <br />Resmine sürme çektim kandillerin isinden. <br />Saksıda incilendi yapraklar senin için, <br />Söylendi gelmez diye uzaklar senin için... <br />Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle, <br />Saatler son gecemin geçti cenazesiyle, <br />Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü, <br />Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü..."</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">ALLAHAISMARLADIK</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın, <br />Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git... <br />Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın <br />Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git! <br /></span></i></div><div><i><br /><span style="font-family: "verdana";"></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">Yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı <br />Andırıyor ışıksız evinde pencereler. <br />Biraz yeşermek için beklesin artık kışı <br />Çağlayansız yamaçlar,suyu dinmiş dereler. <br /><br />Bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna, <br />Buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz: <br />Benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna, <br />Hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz. <br /><br />Bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü, <br />Alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim. <br />Değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü, <br />Kimlerin rüyasına girdiğini bilirim. <br /><br />Gözlerimi gün gibi kamaştıran yüzünü <br />Daha candan görürüm senden uzaklaşınca. <br />Sararırsın dönüşte görünce öksüzünü: <br />Bir gelinlik kız olur aşkım senin yaşınca. <br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın, <br />Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git. <br />Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın <br />Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Namluna dayanır,yola dalarsın,<br />Duruşun,bakışın yaman,be Ali!<br />Boşuna tetiği ne kurcalarsın?<br />Var daha ateşe zaman,be Ali!<br /> <br />Yıllanmış bir çınar pusuluk yerin,<br />Nerdeyse gelecek beklediklerin.<br />Var iki atımlık canı kederin,<br />Desene işleri duman,be Ali?<br /> <br />Onu sen büyüt de söğüt boyunca<br />Kendini ellere versin o gonca!<br />Sözüme kanmadın bunu duyunca,<br />Gönlündü gözünü yuman,be Ali!<br /> <br />...Geldiler beklenen çiftler ormana,<br />Duruyor iki genç,ne hoş,yanyana.<br />Bir kurşun kadına,bir de çobana,<br />Çınlasın yıllarca orman,be Ali!<br /> <br />Görünce uzanmış yar kucağına,<br />Boynunu dolamış zülfü bağına,<br />Kurşunu kahpeye atacağına<br />Kendine çevirdin...Aman,be Ali!"</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Kirpiğine sürme çek, <br />Kına yak parmağına: <br />Bu yıl yaşın girecek, <br />Kız, gelinlik çağına. <br /><br />Anlatıyor duruşum, <br />Ben sana vurulmuşum; <br />Ko, düşsün gönül kuşum <br />Saçlarının ağına. <br /><br />Yaş olsam gözden akmam. <br />Göz olsam gayre bakmam, <br />Vatanımsın, bırakmam <br />Ellerin kucağına!"</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><i><br /></i><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">ONU BİR GÜN GÖRMEDİM</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">Yüzüme sert çizgiler çekti senin adını, <br />Hasret saatlerini saydı saçımda aklar. <br />Senin ağzından çıkan bir cümlenin tadını <br />Ne bugün içki verdi,ne bu gece dudaklar! <br /><br />Sorma,nasıl yollarda tutunabildiğimi, <br />Nasıl siyah rüzgara yaşımı sildiğimi... <br />Görür görmez kapında yere devrildiğimi <br />Ürperdi bir tekinsiz kedi gibi sokaklar. <br /><br />Gece muzlim şeklini bana çizmese perde, <br />Sesin bir sırça gbii kırılmazsa içerde, <br />Beni bugün serilmiş görenler orta yerde <br />Yarın da bir çukurun içinde bulacaklar...</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">KIŞ GÜNEŞİ</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">Dağda rüzgarların kaval çaldığı,<br />Bağın tek meyvesi kar olduğu gün,<br />Sen bize nisandan kalma bir şarkı<br />Ve temmuz koncası bir pembe güldün...<br /><br />Seninle, renginle dolan bir sofa<br />Uzun kış çekmedi bahar hasreti,<br />Bahçede fidanlar söken fırtına<br />Senin yaprağına bile değmedi.<br /><br />Gezdiğin yollarda açardı çimen,<br />Her gülüş, yüzünde başka bir çiçek.<br />Geçtikçe biz ömrün cehenneminden<br />Senin cennetini arardık, Melek!<br /><br />Güneşi sarsa da kefen bulutlar<br />Doğardın ay gibi düşüncemize.<br />Beyaz yer, siyah gök, iki ihtiyar,<br />Tabiat bir seni görürdü taze...<br /><br />Dört mevsim açılır derken, ansızın,<br />Sarardı konca gül, kırıldı saksı.<br />şimdi her tarafta sevinci yazın,<br />Sade gönlümüzde soğuk dalgası!</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">GÜN GİBİ</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">Seneler geçmemiş sanki aradan,<br />Gezmişiz bu yerde daha dün gibi;<br />Ne varsa, ağaçlık, akar su, meydan,<br />Hepsi ta o zaman gördüğün gibi…<br /> <br />Değişen bir benim, bu bahtı kara,<br />Yadırgar sanırım beni manzara;<br />Yabancı kalmışım aşinalara,<br />Köyüne geç dönen bir sürgün gibi.<br /><br />Bir akşam uykuya dalmışım erken,<br />Henüz genç başımda yeller eserken.<br />Bu sabah gözlerim açıldı derken,<br />Baktım ki, ağarmış saçım gün gibi!</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Almış aydınlığı günler yüzünden,<br />Geceler saçından, siyah olmayı..<br />Gün beni ayırır diye hüzünden<br />Geceler bilmiyor sabah olmayı!<br /><br />Yüzünü görmeden geçse yıllarım<br />Geceyi saçmış gibi okşarım,<br />Göynü çocuklukta kalan ben varım,<br />Aşkım öğrenmedi günah olmayı.."</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Soldakinin gözleri aysız gece yarısı."</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">PİÇ</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">Sıcak bir el değmeden henüz ilk gözyaşına<br />Kundağını serdiler bir musalla taşına.<br />Gözlerin bir camiinin eşiğinde açıldı,<br />Atıldın doğduğun gün hayata tek başına!<br /><br />Yanında anan olsa gene ömrün bahardı,<br />Sana dar günlerinden açık bir kucak vardı:<br />Bağrına oğlum diye bastı İsa'yı Meryem,<br />Bir babasız yavrudan bir peygamber çıkardı.<br /><br />Sana soylu olanlar der ki: "Soysuz kişi bu!"<br />Onların belli çünkü, gelmişi geçmişi bu.<br />Biz neden soyluyuz da sana soysuz diyorlar?<br />Aslını hiç arama, tesadüfün işi bu!<br /><br />Haydi, adsız doğmanın derdini duya duya,<br />Yat ölüme benzeyen bir uğursuz uykuya.<br />Yazık ki boğazına bir ip geçirmediler,<br />Yazık ki atmadılar seni kör bir kuyuya!<br /><br />Tanır gibi yüzüne bakınca her geçici,<br />Yarın, öksüz kalbinin burkulacaktır içi.<br />İki kattır azabın günahını işleyenden:<br />Anana kahpe derler, sana kahpenin piçi...</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek, <br />Bizim diyarımızda bin bir baharı saklar! <br />Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek<br />İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar<br /><br />Sen kubbesinde ince bir mozaik ararda<br />Gezersin kırk asırlık mabedin içini<br />Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda, <br />Bize heyecan verir bir parça yeşil çini<br /><br />Sen raksına dalarken için titrer derinden<br />Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin<br />Bizimde kalbimizi kımıldatır derinden<br />Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin<br /><br />Fırtınayı andıran orkestra sesleri<br />Bir ürperiş getirir senin sinirlerine, <br />Istırap çekenlerin acıklı nefesleri<br />Bizde geçer en yanık bir musiki yerine<br /><br />Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun<br />Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini, <br />Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun<br />Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...<br /><br />Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken<br />Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz<br />Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken<br />Sana uğurlar olsun... ayrılıyor yolumuz"</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Ufkumda bulutlar kümelerken kara bahtım, <br />Ben her gönül ufkunda doğan sabahtım. <br />Devran herkese taslarla zehir sundu da birden <br />Ben herkese bir neşe yarattım o zehirden. <br />Bir köprü kurup, zulmetin ardında, seherle, <br />Bildim gülüp eğlenmeyi ömrümce kederle. <br />Alnımdaki her çizgi beyaz bir gece saklar, <br />Bir başka şafaktır saçımın gördüğü aklar. <br />Farkım ne, emel kaynağı bir körpe çocuktan, <br />Mademki henüz gelmedi son yolcum ufuktan? <br />Ömrümce neden yılları zincir gibi çektim, <br />Mademki bir aşk uğruna can vermeyecektim? <br />Bir müjde taşır her gün uzaktan bana rüzgar; <br />Elbet gelecek, gelmedi, bir beklediğim var! <br /><br />Son beklediğim gelmeden, ölsem de yüzünde, <br />Devran bulacak yar ile ağyarı hüzünde. <br />İsmim gezecek pembe dudaklarda elemle, <br />Gözler dolacak bir çocuk ölmüş gibi nemle, <br />Bir günde doğup can veren altın kelebekler, <br />Bizden daha genç bir şair öldü diyecekler!"</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Göl sanırdık ne zaman dalsak ela gözlerine, <br /> Seyrederdik seni günlerce gülistan yerine. <br /> <br />Saçlarındaydı bütün tılsımı binbir gecenin, <br />Seher alnında, şafaklar gülüşündeydi senin. <br /><br />Aramazdık gece mehtabı yüzün parlarken, <br />Bir uzak yıldıza benzerdi güneş sen varken."</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Ey gözlerinin çevresi mor, benzi tutuşmuş,<br />Akşamladığım yolları yalnız gezen âfet!<br />Kaç yıl geçecek, böyle hazin, böyle habersiz,<br />Sen Marmara'nın göl gibi durgun bir ucunda,<br />Ben böyle atılmış gibi yurdun bir ucunda, <br />Sen benden uzak, ben sana hasret, <br />Sarmış beni gurbet.<br /> <br />Sarmış beni Mecnûn diye zincir gibi dağlar;<br />Bir türbe ki ruhum, gelen ağlar, giden ağlar! <br />Her şey bana bigâne bu yerde,<br />Herkes gibi her şey:<br />Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller; <br />Dillenmiş ağızlarla tutuk dilli gönüller...<br /> <br />Hatta bana insanlara nisbetle yakındır <br />Bahçemde ölen kuş, <br />Bahçemde kefensiz gömülen kuş.<br /> <br />Herkes bana bigâne bu yerde...<br />Bir yer ki, sevenler, sevilenlerden eser yok;<br />Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok; <br />Yok... Yok!"</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Seni ben bekliyorum, göğsüm açık, bağrım açık;<br />Hançer ol, göğsüme saplan; ecel ol, karşıma çık!"</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";">"Onlar ki bugün gökte birer kasra çekildi,<br />Devrinde fakat hangisi mesut olabildi?<br />Varsın seni ömrünce azabın kolu sarsın<br />Şair, Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın!"</span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><i><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></i></div><div><span style="font-family: "verdana";"><br /></span></div>OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-27541943639085189472020-05-04T02:43:00.003-07:002020-05-29T02:01:48.867-07:00HEYET-4 TÜRKLERİN KUTSAL HİKAYESİ- HALİL YAŞAR KOLLU<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Tüm serilerini an itibariyle okumuş olduğum ve blogumun biricik ve kıymetli ziyaretçilerinin şu sanal alemde beni google aramalarından seçip ziyaret etmelerine sebep olan Heyet kitaplarının sonuncusu, Heyet 4 Türklerin Kutsal Hikayesi kitabını da geç de olsa okudum. Google aramalarında bu kitap üzerindeki tekelime güvenerek rahat rahat yazıyorum bu yazımı.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bu kitabın ilk çıkış noktası aslında Türklerin gizli bir teşkilatını ve bu teşkilatın tarihi olaylara olan etkisini anlatmaktı. Yani "Heyet" olgusu kitabın ana fikriydi. Ancak zamanla bir tarih kitabı havasına geçti yazarımız. Çok şikayetçi değilim esasında. Tarihi de severim. Bu kitapta da bir süre ulaşmaya ve söyleşi yapmaya çalıştığım ancak sonrasında salıverdiğim yazarımız tarihi olayları her zaman ki gibi kendine kaynak almış. Aslında olaylardan ziyade tarihi iki karakteri kendine esas almış ve bu karakterler ve dönemlerinden yola çıkarak çeşitli tarihi bilgiler vermiş. Burada beynimin içinden hangi zamandan kaldığını bilemediğim bir ses beni rahatsız ediyor. Söylemek ve hatta haykırmak istiyorum.</span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<i style="background-color: white; color: #222222; font-family: verdana, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 22.3999996185303px;">Alp Er Tunga öldi mü</i></div>
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<i style="font-family: verdana, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #222222; font-size: 14px; line-height: 22.3999996185303px;">İsiz ajun kaldı mu</span></i></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><span style="background-color: white; color: #222222; font-size: 14px; line-height: 22.3999996185303px;">Ödlek öçin aldı mu</span></i></span></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
<i><div style="text-align: justify;">
<i><span style="background-color: white; color: #222222; font-size: 14px; line-height: 22.3999996185303px;">Emdi yürek yırtılur</span></i></div>
</i></span><br />
<div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Galiba bu satırları içinizde bilmeyen yoktur. Zamanında ders kitaplarımızda bulunup derslerimizde okuyup okuyup gülmeden edemediğimiz bu satırlar.. Bu satırlar bize Alp Er Tunga ismini hatırlatıyor. Yazarımız da zaten bu satırlara Alp Er Tunga için değinmiş. Kitabın ilk bölümlerinde olaylar Alp Er Tunga üzerinden anlatılmış. Diğer bölümlerde de Mete Han üzerinden anlatımlar yapılmış. Fakat sadece bu şahıslara bağlı kaldığımızı düşünmeyin. Kitabın bir türlü sevemediğim tarzı sohbet havasında olduğu için araya bu ana karakterler dışında meselelerde girebiliyor. Örneğin Alp Er Tunga veya dönemini konuşurken söz Vikinglere veya Mete Han'ı konuşurken Okan Bayülgen'e gelebiliyor. Okan Bayülgen kısmını araya ben sokmuş da olabilirim. Ama o kısmı okuyunca sizin de aklınıza ilk Okan Bayülgen gelecek eminim. Fakat kitap her ne kadar başka başka şeyleri anlatsa da ana tema Türk peygamberler fikri üzerine kurulu. Türklerden peygamber gerçekten çıkmış mıdır? Çıktıysa bunlardan bazısı Alp Er Tunga veye Mete Han mıdır bilemiyorum. Bilgi sahibi değilim. Ama bu kitaptan sonra bilgi sahibi olamasam da fikir sahibi olabilirim.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Velhasıl üzerine basarak dilini sevmediğimi ve çok basit(yalın değil basit) bulduğumu beyan ederek iyi okumalar diliyorum. Okuma konusunda takdir sizin, aynı şeyleri anlatan başka kitaplar da var. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Halil Yaşar Kollu'nun diğer kitapları için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search?q=halil+ya%C5%9Far+kollu" target="_blank">tıklayın</a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Tarih kitabı incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/TAR%C4%B0H" target="_blank">tıklayın</a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/ROMANLAR" target="_blank">tıklayın</a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Şiir kitabı incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/%C5%9E%C4%B0%C4%B0R%20K%C4%B0TAPLARI" target="_blank">tıklayın</a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Heyet 1-2 incelemesi için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/2017/10/halil-yasar-kollu-heyet-1-heyet-2.html" target="_blank">tıklayın</a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Heyet 3 incelemesi için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/2018/11/heyet-3-halil-yasar-kollu.html" target="_blank">tıklayın</a></span><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOUT9w-r5Jf5RViFC0RIrBf_Jmmujp5m4aKCZOEDUhywiuLGxWA_V_HZwinJwwS-hIcfACyShw4RvH16S1y_zJZlRfyJmV9s6uuvSeKt1sCYJTXzMS7HteRadJCa7bh18oHIeIbnUGTGM/s1600/0001863029001-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="377" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOUT9w-r5Jf5RViFC0RIrBf_Jmmujp5m4aKCZOEDUhywiuLGxWA_V_HZwinJwwS-hIcfACyShw4RvH16S1y_zJZlRfyJmV9s6uuvSeKt1sCYJTXzMS7HteRadJCa7bh18oHIeIbnUGTGM/s320/0001863029001-1.jpg" width="201" /></a></div>
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-27553699432908894582020-03-30T02:42:00.001-07:002020-03-30T03:10:33.702-07:00AŞK-I MEMNU- HALİD ZİYA UŞAKLIGİL<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">ARADA YASTIK VAR MIYDI? YOK MUYDU?</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Aşk-ı Memnu deyince hepimizin aklına yazarı Halit Ziya Uşaklıgil'den ziyade Beren Saat ve halen aklımda olan ve atamadığım şekilde, iç sesimin direkt olarak Behlül portresi olarak gözümün önüne gelen ve hatta şu an bile internetten ismini arama ihtiyacı hissettiğim -şu an arıyorum- Kıvanç Tatlıtuğ geliyor galiba. Neden millet olarak magazine bu kadar muhtacız anlamış değilim. Neden büyük bir yazarın önce kitabını okuyup da sonra dizisi, filmi çekilince "aaaa Halid Ziya'nın büyük romanını filme almışlar" şeklinde tepkiler veremiyoruz? Kafamda deli sorular. Kitaba geçelim...</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Don Juan'mı daha fena yoksa bizim Behlül mü onu da bilemedim. Behlül karakteri Bihter'den önce Bihter'in kardeşi, annesi ve bilimum tanımadığımız İstanbul kızlarını sıradan geçirmiştir. Behlül bir ustadır, bir avcıdır. Usta bir avcıyı ne durdurabilir? Tabi ki güzel ve naif Nihal. Belki farkında değilsiniz ama aslında kitabın içeriğiyle ilgili ufaktan ufaktan bilgiler veriyorum siz sevgili okuyuculara. Bundan da rahatsız değilim. Zaten birçok insan diziyi izlediği için kitaba hakimdir. Kısaca bir özet verecek olursak; Adnan Bey zengin ve nüfuzlu bir adamdır. Karısını kaybetmiş ve konağında kızı Nihal, oğlu Bülent ve yeğeni Behlül -nam-ı diğer Don Juan Behlül- ile birlikte yaşamaktadır. Dul kalmak Adnan Bey'in canına tak demiştir ve kendine bir hanım aramaktadır. Daha doğrusu satılık bir beden aramakta ancak bunun aşk ile olabileceğini düşünerek kendini avutmaktadır. Bu sırada tam olarak satılık bir kadın olan Firdevs Hanım'ın kızı, genç ve güzel Bihter'i gözüne kestirir ve evlenirler. Bihter'in kendinden yaşça çok çok büyük olan Adnan Bey ile evlenme amacı izahtan varestedir. Evlilik, Bihter'in konakta Behlül ile aşna fiştelerinin ayyuka çıkması ile hazin bir şekilde son bulur. Hazin son.. Bihter için ayrı, Adnan Bey ve kızı Nihal için ayrı, Behlül için apayrı hazin sonlar. Behlül için hazin son dedim ama galiba en son konaktan koşarak kaçmıştı galiba. Allah bilir hangi İstanbul kızını kötü emellerine alet etmeye ve ağına düşürmeye gitti. Kim bilir... Romanın kısaca özeti bu, fazla fazla anlatıp daha fazla tadını kaçırmayım.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bu kadar magazin konusu olmuş bir roman keşke birazcık da diliyle, sanatıyla magazin malzemesi olabilseydi. Halid Ziya Uşaklıgil'in sadece bu romanını okuyarak usta bir sanatçı, usta bir edebiyatçı olduğuna kanaat getirebilirim. Uzun süredir böyle uzun cümleleri olan ve o kadar yoğun, bir o kadar sanatlı bir dil okumamıştım. Nasıl desem... O kadar usta bir dil ki bu ustalığı anlatmaya benim çırak seviyesi okuyuculuğum yetmiyor. Hem nesneler hem de ruh halleri o kadar güzel ve uzunca tasvir edilmiş ki. İnsan kullanılan sözcüklerin ve bir araya gelen cümlelerin ahenginden, sanatından mest oluyor. Cümleleri, paragrafları okudukça "vay be" demekten kendimi alamadım. Halid Ziya çooook önce bu hayattan feragat etmiş olsa da bu romandan anladığım, Aşk-ı Memnu, üzerinde uzun süre düşünülmüş ve ustalıkla kelime kelime, cümle cümle işlenmiş harika bir roman. Velhasıl. Kesinlikle okuyun derim.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bu arada ben bu romanı <a href="http://www.akcag.com.tr/" target="_blank">Akçağ </a>yayınlarından okudum. Bu yayın ile ilgili özel bir hatırlatma yapmak isterim. Akçağ yayınları roman uzun süre önce yazıldığı için güncel okuyucunun dili anlayamayacağını düşünerek kitabı günümüz diline sadeleştirmiş. Bunu da güzel bir yöntemle yapmış. Akçağ yayınlarındaki bu romanda sol taraftaki sayfalar orijinal diliyle yani Osmanlıca olarak bırakılırken sağdaki sayfalar günümüz Türkçesiyle yani sadeleştirilmiş haliyle verilmiş. Özellikle Osmanlıcaya merakı olan okuyuculara tavsiyem kendilerini geliştirmek istiyorlarsa Aşk-ı Memnu'yu, Akçağ yayınlarından okusunlar. Kendilerini kelime hazinesi anlamında geliştirecekleri muhakkak. İyi okumalar.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Son Not: Ne çektin be Beşir, ne çektin be Nihal. Sadece ikinize üzüldüm yeminle.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipXkfPnN6iIDk1Lwy7WGBCBa0FDK9f3D7DFbIw8YFNw1YPvAN9cb_xzVK87FqrQGUFZOrPDQwx8Lo59zt9ChHGf5XJ8_0OaghbXHezpOqyzgkiYr2ag5jmz91ggr2xfJkpUv3g37zAjzE/s1600/9786053422747.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="539" data-original-width="350" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipXkfPnN6iIDk1Lwy7WGBCBa0FDK9f3D7DFbIw8YFNw1YPvAN9cb_xzVK87FqrQGUFZOrPDQwx8Lo59zt9ChHGf5XJ8_0OaghbXHezpOqyzgkiYr2ag5jmz91ggr2xfJkpUv3g37zAjzE/s320/9786053422747.jpg" width="207" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-24620409545959059112020-03-23T03:10:00.002-07:002020-03-30T03:18:23.476-07:00YAŞAMAK- CAHİT ZARİFOĞLU<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bazı şairler vardır dili ve uslübu o kadar sadedir ki ne dediğini tam olarak anlarsınız ve dersiniz ki ne güzel bir satır. Ama bazı şairler vardır ki okursunuz, bir ahenk vardır fakat anlamak için bir kere daha okumanız gerekir. Fakat bazı şairler de vardır ki ne ahenk sizi sarar ne de mana. Okusanız da bir şey anlamazsınız. Böyle şairler bence şiirlerini okunması için değil de kendi içini dökmek için yazmışlardır. O satırları şairinden başka kimse tam olarak anlayamaz. İşte Cahit Zarifoğlu bence tam olarak böyle bir şair. Yazdıkları kendisinden başka kimse tarafından anlaşılamıyor. Belki anlaşılıyordur ama anlayanlar da şiirlerine bilimsel yönden bakanlardır bana göre. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Cahit Zarifoğlu'na karşı bu kanım daha önceden okuduğum Yedi Güzel Adam isimli şiir kitabı ile oluşmuştu. Ancak o zaman acaba demiştim "hayatını birazcık bilsem şiirleri anlayabilir miyim?" diye de aklımdan geçmişti. Sırf Zarifoğlu'nu anlamak adına Yaşamak isimli günlüklerden oluşan kitabını aldım ve okumaya başladım. Cahit Zarifoğlu ile yıldızımız bir türlü barışmasa da "bir insanı en güzel günlükleri anlatır" fikriyle hareket ettim bu kitabı alırken. Anladım ki hata etmişim. Beklentim.. Nasıl anlatsam, havadan sudan, basit, sembollere boğulmadan şairi tanımak ve belki de bu yolla şiirlere mana katabilmekti. Yine olmadı... Günlük dediğime bakmayın. Zarifoğlu günlüklerinde bile anlaşılması zor uslübunu muhafaza etmiş. Çok fazla şiirsel, anlaşılmaz, sizi boğum boğum boğan üslup, neyi okuyordum diye düşünürken o anki okunan cümleyi kaçırmak... Bu kitabı okuduysanız bana hak verecek, okumadıysanız da okuyunca bana hak vereceksiniz. Her türlü galiba haklı olacağım. Kesin olmamakla birlikte Cahit Zarifoğlu, sosyal medyadan iki satır şiiri paylaşılan, paylaşım yapan insanların dahi bence anlamakta zorluk çektiği ve benim hayatım boyunca uzak kalacağım bir şair olacaktır. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Velhasıl... Ne diyebilirim. Ben diyeceğimi dedim. Takdir Yüksek Okur'undur. İyi okumalar.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Not: Kitabı bitiremedim. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Şiir kitabı incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/%C5%9Fiir%20kitaplar%C4%B1" target="_blank">tıklayın</a>.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/romanlar" target="_blank">tıklayın</a>.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Diğer türler için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/di%C4%9Fer%20t%C3%BCrler" target="_blank">tıklayın</a>.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTph9c0PMwIq51u6ODq5BxbxHtM06V7npyivcIuJWPCp0hSmzlQ-JDzQl7q82VoW44j8jKGOyJ6ZMEzk3Z6jDjLx43Pnj_eCzrC3jrwo4s5JRn6ATbC9WnZomcpVUplGq3MAZjyDKAiCc/s1600/0000000247653-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Yaşamak Cahit Zarifoğlu" border="0" data-original-height="400" data-original-width="258" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTph9c0PMwIq51u6ODq5BxbxHtM06V7npyivcIuJWPCp0hSmzlQ-JDzQl7q82VoW44j8jKGOyJ6ZMEzk3Z6jDjLx43Pnj_eCzrC3jrwo4s5JRn6ATbC9WnZomcpVUplGq3MAZjyDKAiCc/s320/0000000247653-1.jpg" title="Cahit Zarifoğlu Yaşamak" width="206" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-10621363157833104032020-03-21T05:14:00.001-07:002020-03-30T03:18:23.440-07:00AŞKIN DİYALEKTİĞİ- RASİM ÖZDENÖREN<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Aşk dediğimiz şeyi galiba hiç kimse net olarak tanımlayabilmiş değil dünya üzerinde. Kimilerine göre adını hatırlayamadığım hormonlarımızın artması, kimine göre tamamen ruhi bir bunalım kimine göre de tam aksine ruhu coşturan bir olgu. Ancak bu tanımların hepsi tek başına düşünüldüğünde yanlış ama belki tüm aşk tanımları birlikte düşünüldüğünde doğru sayılabilir. Sayılabilir diyorum zira tüm aşk tanımlarının birleşimi bile yanlış olabilir. O zaman aşkı tanımlamaktan vazgeçip tanımlamaya çalışmak en doğru yol. İşte Rasim Özenören'in Aşkın diyalektiği isimli denemelerden oluşan kitap tam olarak bunu yapmaya çalışmış.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yaklaşık 250 sayfadan oluşan bu kitap aşkı kendisiyle birlikte bir şekilde, doğumundan ölümüne kadar temas ettiği tüm soyut olgularla anlatmaya/tanımlamaya çalışmış. Doğumundan ölümüne kadar dedim ama aşk ölmez diye de genel bir kanı var. Tartışılır... Tartışma demişken şu ana kadar yazdıklarım sanki biraz bilimsel bir uslüpla yazılmış gibi geldi bana. Bunu bilinçli olarak yapmıyorum. Sebebi ise bu kitabın içerisinde bilimsel bir havanın bulunması. Bu havayı teneffüs ettiğim için de yazarın aşk ile ilgili denemeleri beni etkiledi. Bu kitabı okuyacak genç, sırılsıklam aşık dostlarıma bir tavsiyem olacak. Aşkın Diyalektiği'ni aşkınızı pekiştirmek için, sevgililerinizi, eşlerinizi etkilemek için süslü cümleler bulmak için lütfen okumayın. Sonu hüsran olur. Aşk bu kitapta halen bile tam olarak tanımlayamadığım şekilde bilimsel-ruhani bir karmada anlatılıyor. Örneğin "evlilikler aşkı öldürür mü?" sorusunun tartışılması bu kitapta mevcut ancak yazarımızın tarzı ve kitabın çıkış noktası; süslü, okuyanı etkileyecek şiir tadında cümleler kurmakta öte işe mantık çerçevesinde bakılması şeklinde oluşmuş. Adıyla müsemma.. Diyalektik... Kısaca, tez-anti tez karması/çakışması ile yeni bir fikir.. Sentez. İşte bu yönüyle bu kitap; genç, sırılsıklam aşık vatandaşlarımızdan ziyade aklı başında, "bana ne oluyor?"un cevabını bulmaya çalışan dostlarımıza daha çok hitap edecektir. İşin içerisinde bilimsellik varsa az biraz -mevzu aşk bile olsa- sıkılma duygusu da haliyle olacaktır. Ben de de oldu. Bu sebeple aşka, mantık çerçevesinde bakılan bu kitap belki tek solukta okunamayabilir ancak okunması gereken bir kitaptır. Tavsiyemdir. İyi okumalar.</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/romanlar" target="_blank">tıklayın</a></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Diğer türler için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/di%C4%9Fer%20t%C3%BCrler" target="_blank">tıklayın</a></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Şiir kitap incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/%C5%9Fiir%20kitaplar%C4%B1" target="_blank">tıklayın</a></span><br />
<br />
<i>Kitaptan Alıntılar;</i><br />
<br />
<i>"Evli eşlerin birbirlerine "hala aşık olduklarını" söylemeleri, alışkanlık peyda ettikleri, ancak yanlış bir ifadeden başka bir şey değildir. Onlar, birbirlerine muhabbetlerinin devam ettiğini söylemek istiyorlar, fakat bu duygularını, belki alışık oldukları bir kelimeyle dile getiriyorlar."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Hz. Adem'le Hz. Havva'nın bu dünyaya gönderildikten sonra uzun yıllar özlemle ve gözyaşları içinde birbirlerini aratışları tam da bir aşk ilişkisidir ve bir aşk arayışıdır. Oyna cennet hayatında zaten birbirlerini bulmuş olarak yaşamaları halinde aşk söz konusu değildir; bu durumda, ikisi arasında yalnızca bir sevgi(muhabbet) ilişkisinden söz edilebilir. Nitekim Kuran'da bu duygunun aşk olarak değil, fakat "muhabbet" olarak adlandırılması manidardır. Aşk ateşinin, ayrılıkla başlatılması, hatta aşk ateşi ile ayrılık ateşinin özdeşleştirilmesi de aynı ölçüde manidardır."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Dertsiz aşk, tam aşk değildir. Meleklerde aşk vardır, dert yok. Dert, adamdan başka mahlukta bulunmaz."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Aşk alış veriş değildir, aşk yalnızca veriştir! Vermenin doruk noktasındaysa kişinin hayatı durur: Onun ötesinde kişinin verebilecek başka neyi olabilir!"</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Aşk, aşığı zaafa uğratan bir ilişki türüdür."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Engeli ortadan kaldırılan aşk ilişkisinde, çoğu kez, aşkın kendisinin de ortadan kalktığı gözleniyor. Bu yüzden aşka istidatlı kişi de yeni aşk arayışına girişiyor."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Mecnun'un, Leyla'ya ulaşması mümkün kılınmışken bile, onun kendisine yardımcı olanlara değil ve fakat Leyla'ya ulaşmasına engel olanlara dua etmesi, aşık için aradaki engellerin anlamına bir atıf olmalı."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Aşığın tek taraflı olarak veya aşıkların iki taraflı olarak vuslata bir yay mesafesi uzaklıkta(veya yakınlıkta) duruyor olmaları, onların karşı tarafa olan özlemini çoğaltır, keskinleştirir, bileyler. O mesafe, aşkın sürekli biçimde yeni kalmasına ve yenilenmesine yol verir."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Aşık, maşukunda kıskançlık duygusu uyandırmamışsa veya uyandıramıyorsa, bu aşkın kısır bir aşk olduğunu söyleyebiliriz."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Aşk, muhatabından zorunlu bir karşılık beklemez. Aşk karşılık beklemeden sürekli bir verme halidir. Aksi takdirde gıyabi aşkları açıklamak mümkün olmazdı."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Kadınlar, saadet kapılarını açan tek anahtar evlilik olduğu için evlenirler, erkeklerse sersemliklerinden evlenirler."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Bir görüşte aşık olduğunu söyleyen o kadar çok insan var ki, onların hepsinin birden bir yanılgıya düşmüş olmalarına ihtimal vermek zor görünüyor."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Dünyasal aşkta tensel vuslat yaşanırken kaçınılmaz ayrılık da aynı vuslatın içinde boy gösterir. Ebedi sanılan vuslat coşkusu, ardından faniliğin hüznüne dönüşür. Aşık, her şeyini feda edeceğini sandığı maşukuna, birden, katlanamadığını da fark eder."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Aşk öykülerinin mutlu sonra bitmesi onları izleyeni(aşk öyküsünün okuyucusunu) kesmez. Çünkü vuslat gerçekleştiğinde, aşk ilişkisi, düz bir sevgi ilişkisine dönüşür."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"İnsanlar yaşadıkça aşk olacak ve aşk oldukça onun hikayesi de yazılacaktır."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Gerçek aşk öykülerinin tamamı hüsranla sonuçlanır. Ve işin ilginç yanı, mutlu sonla biten aşk hikayeleri insanın üstünde derin ve kalıcı etki bırakmaz. Çünkü vuslatın gerçekleşmesi halinde, insan, aşkın ortadan kalkacağına, silineceğine ilişkin bir sezinlemeye sahiptir."</i><br />
<i><br /></i>
<i>"Bazıları aşkın cinsellikle ilgisinin bulunduğunu ifade etmekten kaçınsa da, bence, aşkın cinsellikle bire bir ilişkisi bulunduğu açık seçik belirtilmelidir."</i><br />
<i><br /></i>
<i><br /></i>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgY3_wzW8sbblI3CKh_3WezrIp0Xxpr_nik8_jEakqKnKylolysGsmbmN6O0oKX_ycgRZALF0zW09X0jG98DgTK_tF0sSvqFvOxmDc3_ApKlAP2MxBJvzxiEQfAtYa-Fzo2uC6s5YABY4A/s1600/pr_01_1903.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Rasim Özdenören Aşkın Diyalektiği " border="0" data-original-height="1280" data-original-width="775" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgY3_wzW8sbblI3CKh_3WezrIp0Xxpr_nik8_jEakqKnKylolysGsmbmN6O0oKX_ycgRZALF0zW09X0jG98DgTK_tF0sSvqFvOxmDc3_ApKlAP2MxBJvzxiEQfAtYa-Fzo2uC6s5YABY4A/s320/pr_01_1903.jpg" title="Aşkın Diyalektiği Rasim Özdenören" width="193" /></a></div>
<i><br /></i>
<i><br /></i>
</div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-64127259315006815222020-03-19T03:23:00.001-07:002020-03-30T03:10:34.138-07:00BENİM HÜZÜNLÜ OROSPULARIM- GABRİEL GARCİA MARQUEZ<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Her şey iyi güzel de kardeşim. Yaş 14... Olmaz. Nobeli alsan da olmaz. Türk Ceza Kanunu madde 103..</span><br />
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bir süredir orada burada gördüğüm ama okuma fırsatı bulamadığım bir kitap Gabriel Garcia Marquez'in Benim Hüzünlü Orospularım kitabı. Dikkat ettiyseniz kitabın adını biplemeden direkt yazdım. Ama içerik kafamda bipli. Bilinsin...</span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kitabın konusuna gelince... 90 yaşında bir ayağı çukurda olup halen anlam veremediğim şekilde cinsel dürtüleri olan dedemiz hayatında hiç evlenmemiş ve hayatını sürekli orada burada bulunan ka(e)rhanelerde geçirmiş, varını yoğunu, parasını pulunu bu davaya harcamaktan çekinmemiş bir şahsiyet. Buradan karaktere mesajım: Ya dede iki ayağında çukurda bırakıver bu işleri... </span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">İşte bu dedemiz bir gün doğum gününü kutlamak ister. Uzun zamandır takıldığı bir hacıanayı arar ve kendine bir kıyak geçmek ister. Doğum gününde temiz, tertemiz, bakire bir kız ister hacıanasından. Türkiye'nin Madam Manukyanı ile aynı sektörde faaliyet gösteren hacıana tamam der, sana bir ayarlama yapacağım. Yapar da. Ancak ortada bir sorun vardır ve bulduğu kız sadece 14 yaşındadır. İşte burada benim açımdan film kopuyor dostlarım. Kitabın dili ne kadar güzel de olsa sizi içine çekiyor da olsa ortada bir film dönüyor ve ben bu filmi sevmedim. Sorun şu ki kızın yaşı 14 ve dede bu kızı kabul ediyor. Sonrasında aşık maşık oluyorlar. Bir sürü terane.. Buradan "devletten fazla devletçi" olan okurlara sanki nobeli kendisi almış gibi yazarları ölümüne savunan(bir Tolstoy atışması aklıma geliverdi burada) tayfaya sözüm şudur; el insaf kardeşim.</span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Daha düne kadar hangi kitapta olduğunu hatırlamadığım bir bölümde çocuklarla ilgili cinsel ögeler mevcuttu ve bununla ilgili toplumda bir tartışma yaşanmıştı. Fakat bu kitabın tamamı çocuk cinselliğiyle ilgili ama buna rağmen bu kitap yerlere göklere sığdırılamıyor. Anlamıyorum. Benim seviyem mi yetersiz? Allaha şükür yetersiz kalmışım. Bu iki yüzlülük beni üzüyor. Neden kardeşim? Neden? Her şeyi bir yere kadar anlıyorum. Dede olabilirsin, 90 yaşında kendine bir kıyak isteyebilirsin. Gidip yaşını başını almış bir kız bulabilirsin ve gidip buna aşık olabilirsin. Ka(e)rhane personellerinin gayr-i resmi anılarında geçen "seni bu hayattan kurtaracağım, sana yardım edeceğim" gibi sözler nerede? Nerede dedecim? Neden o kızı alıp torunun yerine tutup el uzatmadın? Neden Gabril Garcia Marquez bu hikayeyi bir dede-torun ilişkisine sokup güzel cümlelerinle ve mutlu sonra bitirmedin? Bunların hepsi ne kadar sorunsuz da görünse özünde sorunlu şeyler. Ama hadi geçtim hepsini. Yaşı geçemem dostlarım. Hele hele 14 yaşını. Geçemem dostlarım! Çocuk istismarına karşı durup da nobeli alınca veya güzel yazınca her şeyin mübah ve mümkün olmasını geçemem. Burada üstad Mehmet Akif Ersoy'un şu satırları bir anda aklıma geliverdi. Ne demiş üstad bir şiirinde;</span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">" <i>Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem" </i></span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Velhasıl son sözüm bir şiir olsun diyor ve takdiri size bırakıyorum.</span></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; </span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. </span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...</span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">-Boğamazsın ki! </span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.</span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; </span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.</span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; </span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! </span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? </span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! </span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,</span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! </span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.</span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! </span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...</span><br style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;" /><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?</span></i></span></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><span style="background-color: white; color: #141823; font-size: 17px; line-height: 25px;">Diğer roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/romanlar" target="_blank">tıklayın</a></span></i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgvfwRSan1Lc-MVefywAsoTdrPHiPcdy3R0Q85CWkr34F8QL6DBjRxBJiIgWgfeVDoexc1ZO2_fgoWDKbhJiTSGQxsUa1h2R6_gRjIgojfLctMvYYb6-PzdnGmjdv1UJuiglNXEuaBLTI4/s1600/Benim-Huzunlu-Orospularim_1358_1410550171.webp" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="421" data-original-width="270" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgvfwRSan1Lc-MVefywAsoTdrPHiPcdy3R0Q85CWkr34F8QL6DBjRxBJiIgWgfeVDoexc1ZO2_fgoWDKbhJiTSGQxsUa1h2R6_gRjIgojfLctMvYYb6-PzdnGmjdv1UJuiglNXEuaBLTI4/s320/Benim-Huzunlu-Orospularim_1358_1410550171.webp" width="205" /></a></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span></div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-57174117115137759862020-02-22T03:11:00.001-08:002020-03-30T03:10:34.050-07:00SUZAN DEFTER- AYFER TUNÇ<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ne diyeceğimi bilemiyorum aslında. Didem Madak'dan sonra beni etkileyen ikinci kadın yazar/şair Ayfer Tunç oldu galiba. Kitabı anlatmadan baştan diyebilirim ki bu kitabı kesin okuyun.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ayfer Tunç'un, Suzan Defter isimli romanı her ne kadar üzerinde roman yazsa da aslında tam olarak roman sayılmaz. Kitapta biri erkek diğeri kadın iki karakterin yaklaşık bir aylık günlüklerini okuyoruz. Bu yönüyle bu kitaba tam olarak roman diyemiyorum ama anlatı denilebilir. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bu günlükleri okuduğunuzda eşlerinden boşanmış, etrafları kalabalık olsa da aslında tek başlarına kalmış ve melankonik bir hava içinde hayatlarını sürdüren bir erkekle bir kadının hayatını kısaca okumuş oluyoruz. Bir aylık bile tutmayan bu günlükler aslında okuyucuyu ara ara karakterlerin geçmişlerine de götürmüş. Böylece karakterlerin hayatlarını da az çok okumuş oluyorsunuz. Dil çok güzel ve akıcı. Bir bölümü/günü bitirdiğinizde diğerine geçmek için can atıyorsunuz. Kitabın çoğu yerinde anlatılan olayların/olguların dile getirilişi benim yazarın bir hayranı olmama sebep oldu. Çok... Çok ama, çok kere bir cümleyi ya da bir bölümü bitirip kitap daha elimdeyken düşüncelere daldım. Minnacık bir kitap ama kocaman ruhlar var bu kitabın içinde. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ayfer Tunç, benzer erkek ve kadın karakterleri bir şekilde bir dönem için birleştirmiş. Çok da iyi etmiş. Yalnız kafama takılan bir kaç şey var. Onları da söylemeden duramayacağım. Kadın karakter Derya'nın abisini bu kadar çok sevmesini bir türlü çözemedim. Bu kadar sevgi biraz fazla olmamış mı sevgili Ayfer Tunç? Bir de erkek karakter kadını yani Derya'yı, Derya olarak değil de Suzan olarak tanıyor. Bunu çözemedim. Kitabın bir yerinde bunun nasıl olduğu yazılıysa da demek ki ben kaçırdım. Yok ben kaçırmadıysam aydınlanmak istiyorum. Son olarak kitabın yani günlüklerin sonu sanki yarım kalmış gibi. Sonunu söylemeyeceğim okuyucunun tadını kaçırmamak adına ama ne bileyim devam etse bir şeye bağlansa, kadınla erkek zaten güzel anlaştılar evlenselerdi ya da birisi ölseydi filan. Belki de birazcık Türk filmi tadında gibi şeyler istiyorum ama bu kadar güzel bir kitap ve sonunda yoksunluk hissi... </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Son olarak okuyucuya tavsiyem bu kitabı kesinlikle okuyun ancak bir şeye parmak basmak istiyorum. Kitabı elinize aldığınızda 16 kasım cuma günü ile hikayeye/günlüklere başladınız. Bir baktınız karşı sayfada da aynı tarih var. Bu kafanızı bulandırmasın. Kitap her iki karakterin günlüklerinin sırayla basılması ile oluşmuş. Yani önce erkeğin sonra kadının günlüklerini okumayacaksınız. Aynı günü hem kadından hem erkekten dinleyeceksiniz. Size tavsiyem önce birinin günlüklerini bitireyim sonra diğerini bitireyim demeyin. Olayın sıcaklığını kaçırmayın böyle yaparak. Son dedim ama, son bir son daha eklemem lazım :) Kitabı elinize aldınız soldaki sayfayı okumaya başladınız. Şuna da dikkat edin. Soldaki günlükler erkeğe hemen karşıdaki sayfada yani sağdaki sayfadaki günlükler ise kadın ait. Karışmasın rica ediyorum. Soldaki ilk sayfayı okudunuz hemen sayfayı çevirin ve devamına yani yine sol ve arka sayfaya geçin. Biraz karışık olmuş olabilir ama okuyunca anlayacaksınız.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">İyi okumalar..</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Diğer roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/romanlar" target="_blank">tıklayın</a></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>KİTAPTAN ALINTILAR;</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Sen şimdi uçlarından kan damlayan kızıl saçlarının çevrelediği yüzün gözyaşlarınla ıslak, yatağına uzanmış, tavana bakıyorsundur Suzan. Sevmenin seni hala yakıyor olmasına şaşırıyorsundur. Ben de şaşırıyorum."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Sokakların kanlı olduğu zamanlarda, eski usul bir aşk yaşıyorduk," dedi, "insanlar aşka hala ayıplayan gözlerle baktığı için, aşkımızı belli etmemeye çalışmaktan yorgun düşerdik. O kadar az bir araya gelebiliyorduk ki, önceliği daima aşka veriyorduk. Tam aşkı tatmıştık, ihtilal oldu. Sokaklarda artık ne inanca ne de aşka yer vardı."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Keder ağırbaşlı bir ruh hali. Ne bileyim, sanki hayatla konuşma fırsatı: Yaa hayat, işte sonunda beni bu hale getirdin. Eserinle övün şimdi."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"İnsan ölmek istiyor", dedi neden sonra.</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Kasvetten mi?"</i></span><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></i><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Kederden."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"İnsan hayati bir rahim arayışından ibarettir", dedi Ekmek bey, "ev rahimdir. Bundandır kendimize bir ev aramamız. Evi olan insan ne şanslı!"</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Hikaye daima bir ihtiyat payı taşır. Hikayeye gerçek kadar üzülmemiz gerekmez, inansak bile."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Elimizden akıp giden, karanlık, kasvetli, bizi zavallı kılarak boğan günlere yemeklerle, buğularla, kokularla, seslerle güzel bir gün süsü veririz. Kahve içer, sigaralar tüttürürüz bunun için."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik neye yarar?"</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"İş o akşam aşka çok yaklaşmıştık. Bana biraz daha uzun sarılsaydın; ahşap evlerin loş ışıklı pencerelerinden, sokak lambasının ışığında büyüyen gölgelerden çekinmeyip beni öpseydin; belki de beni kurtarmış olacaktın."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Ağladığını hissettirmemek çok zordur", dedi, "gözlerinden yaşlar akar, burnunu çekmemek için ağzından soluk alırsın. Verdiğin sıcak soluk yüzünü sızlatırken, aldığın soğuk soluk boğazından geçer, kalbine iner. Omuzlarının titrediği hissedilmesin diye kaskatı kesilirsin. Ağladığını duyurmamak çok yorar insanı."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"En huzurlu ölüm bu diye geçmiş aklından: donmak. Sonu olmayan bir uyku"</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Kadın çıkıp gittiğinde bir ferahlık duydum, ihanete çok yaklaşıp durabilen, durabildiği için kendiyle gurur duyan bir aşık gibi."</i></span><br />
<i><br /></i>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"BUNUN liseden arkadaşı dedi abim, benim de TAAAa üniversite yıllarında sevgilimdi. Ama HAYIRSIZ çıktı çok, ayrıldık diye Derya'yı da aramadı bir daha.</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Hayırsız çıkan sevgili: Suzan.</i></span><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></i><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Bu: Ben. Taaa geçmişte kalmış, değersiz bir hatıra: Bu aşk."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Karımın gururu mu incindi? Öyle sanmıştım; evliliğimizin ilk zamanlarında olduğu gibi içimde sevinç veren bir şeyler kıpırdamıştı. Çok sonra anladım, henüz gözden çıkarılacak kadar kullanılmamış, yeterince sömürülmemiş bir adam olduğumu."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"İhanet cesurca bir duygu, çok şehvetli, tedirginlik ve korku da var içinde, belli belirsiz bir pişmanlık. İnsanın başını döndürüyor. İhaneti çekici kılan şeyin şehvet olduğunu sanırlar; şehver seldir, sürükleyendir, doğru ; ama asıl çekici olan cesaretmiş meğer.</i></span><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></i><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Cesaret insana iyi geliyor: sana ihanet edebiliyorsam dünyaya hükmedebilirim, bir. İhanet ederken cesaret, şehvet, korku, pişmanlık duyuyorsam; sen varsın demektir ki; işte bu çok önemli, iki."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Ama beraberlik ölü ise, ayrılmak, çürüyen iki parçanın birbirinden zahmetsizce kopması demektir. Çürümek acı vermez, ölü olan çürür.</i></span><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></i><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Çürüdüğünü anlatmak kolay değil, ölü olduğunu ikrar etmek ise çok zor."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Derya da iyi. Vereyim konuş.</i></span><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></i><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Ah sevgili abicim, Tülay beni merak etmiyor ki... Gerçekten benim yanımda mısın, değil misin; onu öğrenmek istiyor sadece."</i></span><br />
<i><br /></i>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Sevdiğim: dün ve daima. Sevgilim: sadece bugün.</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Sevdiğim: eşsiz ve tek. Sevgilim: sığ ve çok.</i></span><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></i><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Sevdiğim: sevdim sahiden. Sevgilim: emin değilim."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Yıllar boyu yanmaktansa için için, boş odalarla dolu bir evde boşluk büyütmektense; ipin üstünde yürümekten başka NEDİR BİR HAYAT?"</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Beni neyin beklediğini bilmiyorum. Ama beni güzel günlerin beklediğine inandığım o günler çoktan bitti. O günlermiş meğer güzel olan. Şimdi günler beni olduğum yere çiviledi. Kendi çarmıhımda sızlanıyorum."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Aşkı aşkın çektiğini bilmiyordum. Hamurunda aşk yoksa bir insanın, nafile."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Emin olmasam da "hayat bir iz bırakmaktır" diyebilirim.</i></span><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></i><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Mezar taşı bir iz sayılır mı, emin değilim."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"...meyve soyup yiyorlardı, soyup yiyorlardı, her şeyi yediklerini düşünmüştüm o an, beni, benliğimi, iştahla."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Suzan "aşk acı sevmeye benziyor" demişti, "yakıyor, biliyorsun, ama yine de gidip aşık oluyorsun".</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Kim bir defterde benim adımı geçirmek lüzumunu hisseder ki?"</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Yaşamak her şeye rağmen bir iz bırakmaktır yeryüzünde. -Ben de yaşadım, sizin kadar!"</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Şu dünya üzerinde adımın geçtiği tek yer mahkeme ve noter evrakıymış meğer-ne korkunç."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Uyuklamak parça parça ölmek, uyumaksa yekpare ölüm."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Kendimi kapadım yazdığım defterlere. İçimi açmaktan çok korktum."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Aynı şeyleri yazmaktan sıkılıp bıraktım.</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Bu defa olağandışı bir şey yok hayatımda. Hatta her şey fazla olağan.</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Belki yine hep aynı şeyleri yazarım:</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Bugün hiçbir şey olmadı.</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Bugün de hiçbir şey olmadı.</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Bugün de.</i></span><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"></span></i><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Sonraki sayfalara da (") işareti koyarım."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdSWp6NiIdV5vNRHup2I-areN1C4RfOXMqPgg_ZcekzAV6MFnyWVHYYUOd7DC8OD0MKdEZnPckfKokkm4dvjOMhzY5H-P6hWATIRM3uiuO8ZuMNioqge7LXJG0pt4cDFprVt4Gnhji4eo/s1600/0000000369372-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="386" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdSWp6NiIdV5vNRHup2I-areN1C4RfOXMqPgg_ZcekzAV6MFnyWVHYYUOd7DC8OD0MKdEZnPckfKokkm4dvjOMhzY5H-P6hWATIRM3uiuO8ZuMNioqge7LXJG0pt4cDFprVt4Gnhji4eo/s320/0000000369372-1.jpg" width="205" /></a></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-36198861529706094632019-12-25T02:06:00.001-08:002020-03-30T03:10:33.842-07:00KAR- ORHAN PAMUK<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Çok çok uzun bir süredir yeniden el atılmayı bekleyen bir romandı Kar, minik kütüphanemde. Vakti zamanında çooook çoook uzun seneler önce elime almış, okumaya başlamış fakat devamını getirememiştim. Arada sırada bu şekilde yarım bıraktığım kitaplara bir şans daha veririm. Bu kitaba da bu şansı verdim ve tekrardan okumaya başladım. Sonra bir gün, bir akşam yine "şu kitabı bitirmeliyim" mantığı ile okumama devam ederken bir anda kitabı koltuğun üstüne hafifçe fırlattım. Velhasıl bu kitap gene bitemedi. Yaklaşık 140 civarı sayfalara geldim ama inanın devam edemedim. Belki bu yazıyı okuyup beni "adam nobel almış fakat eleştirilere bak" deyip eleştirenler olacaktır. Evet nobel almış almasına da benim gibi sade bir vatandaşın ve sade bir okurun beğenisini alamamış Orhan Pamuk, Kar romanı ile. Belki yüksek bir edebiyat tekniği ile yazılmıştır bu roman. Belki de konusu beni aşıyordur bu romanın. Olabilir. Belki ben Orhan Pamuk'u anlamıyorumdur. Bu da olabilir. O zaman bu kitap benim açımdan bir işkence oluverir, olmuştur da. Anlayacaklara iyi okumalar dilerim. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Her ne kadar bu romanı bitiremesem de üç beş bir şey söylemem lazım müstakbel okuyuculara.Kitabın arka kapağında New York Times, Orhan Pamuk ile ilgili şöyle demiş; "O ne bir ideolog, ne bir siyasetçi, ne de bir gazeteci. Orhan Pamuk büyük bir romancı". Üzülerek sadece bu kitabı değerlendirerek New York Times'a şu mesajı iletmeden edemiyorum. Külliyen yalan. Bu kitap tamamen siyasi içerikle yazılmış. Başörtülü kızlar, onların intiharları, cemaatler, şeyhler, tarikatlar, sağcılar, solcular vs. vs. Bir yazar siyasi içerikli bir roman yazamaz mı? Elbette yazabilir. Ama salt edebi olarak kitaba baktığımızda beni hiç mi hiç sarmayan bir dil karşımdaydı. İçeriği geçtim ama Orhan Pamuk benim gözümde dilinin ve üslubunun kurbanı oldu. Ama yine de kapıyı kapatmıyorum. Belki başka kitaplarda buluşuruz Orhan abi. Ha! Bir de... Orhan abi be! Biz Türkler olarak genelde simit, poğaça satanlara "simitçi" deriz. Yani "Merhaba poğaçacı" değil "Merhaba simitçi" :) Bu arada Orhan Pamuk'un selam verdiği simitçi abi selamı alınca hakkın rahmetine kavuşmuş. Allah rahmet eylesin. </span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Haaaa bir de aşağıdaki alıntıdan anlaşılacağı üzere sevgili yazarımız</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> "Pkk'lı teröristlere", "Pkk'lı gerillalar.." demiş. Orhan abi! Hala anlamadıysan bir de ben anlatayım sana. "Pkk'lı gerillalar" dediğin adamlar aslında bildiğin ama anlamak istemediğin ve aslında malumun olduğu üzere "<b><u>TERÖRİST</u></b>" "Ya yok. Sen olayı anlamamışsın sevgili okur. Orhan Pamuk aslında kendisi demedi gerilla lafını. Karakteri konuşturuyor ya. Karakter ,teröristlere gerilla diyor" diyenlere sözüm de şudur ki; Hı! Hı! Tabi tabi. Aslında bende Karahanlı'nın oğlu, Polat Alemdar'ın kardeşiyim aslında da, hapşuruk sayısını tutturamayınca işte olmadı. :))))</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Velhasıl, yukarıda diyeceğimi dedim. Takdir Yüksek Okuyucunundur. Arz ederim.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Kitaptan Alıntılar;</i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"PKK'lı gerillaların varlığı bir şekilde hissedildiği için Ka karşı çıkmadı." Not: Pkk=Terörizm</i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Ka, Türkiye'de Allah'a inanmanın, insanın tek başına en yüce düşünce, en büyük yaratıcıyla karşılaşması değil, her şeyden önce bir cemaate, bir çevreye girmek demek olduğunu baştan biliyordu."</i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Diğer roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/romanlar" target="_blank">tıklayın</a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhse_vzbMTpbQ5mSJ7UNXrN7Egxj0pu5ixc71kiYp-ejm1uM_DIGhgNexh7JPq057aasN1mERVPhRBFO_Lap2I1_I8BRDnw3tV7x016wYvOgIS1bSVq-E3Suz16WZzPqtKrZXJMSCQWcIQ/s1600/9134729691186.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="550" data-original-width="550" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhse_vzbMTpbQ5mSJ7UNXrN7Egxj0pu5ixc71kiYp-ejm1uM_DIGhgNexh7JPq057aasN1mERVPhRBFO_Lap2I1_I8BRDnw3tV7x016wYvOgIS1bSVq-E3Suz16WZzPqtKrZXJMSCQWcIQ/s320/9134729691186.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-26281817563538814982019-12-20T01:51:00.001-08:002020-03-30T03:10:33.689-07:00BAB-I ESRAR- AHMET ÜMİT<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Size de olur mu bilmem ama ben ara ara okuduğum kitaplardaki daha doğrusu beni etkileyen kitaplardaki yerleri ziyaret etmek isterim. Bu ziyaret isteği Balzac'ın Vadideki Zambak ismindeki kitabında olmuştu mesela. Yanlış değilsem kitabın bir yerinde bir nehir ve köprü vardı. O köprüde aşıklar intihar ediyordu. O nehire ve köprüye çok gitmek istemiştim.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ahmet Ümit'in Bab-ı Esrar'ı ile Vadideki Zambak'ın ne alakası var diyebilirsiniz. Alakası yok tabi. Haklısınız. Ama belki bir yönden bu iki kitap benim içimde alakalı. İki kitapta da hikayenin geçtiği yerleri görmek istedim. Tam bunu derken Bab-ı Esrar'a bir baktım. Ne göreyim. Kitap tamamen Konya'da geçiyor ve Allah'ın benim için biçtiği ve şu an hala yaşıyor olduğum ömrümün tamamı Konya'da geçiyor. Bu şimdi nimet değil de ne. Herkes İstanbul'u yazıyor fakat Ahmet Ümit bizim Konya'yı seçmiş. Nam-ı diğer Gonya. Ne kadar heyecanlıyım anlatamam. İçeriğe ayrıca değineceğim ama bir düşünün yahu. Siz! İstanbul ahalisi! Her kitap sizin sokaklarınızda geçecek değil ya! Kitabın baş kahramanı Karen yani Kimya Hanım bizim Konya'nın sokaklarında cinayet kovalıyor! <a href="https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/konya/gezilecekyer/mevlna-muzesi" target="_blank">Mevlana Türbesi</a>'ne gidiyor yahu. Benim evden yürüsem 20 dakika çeker. Kimya Hanım! O kaldığın otel var ya. O otelde muhtemelen daha iki saat önce önünden geçtiğim caddenin oralarda bir yerlerde. Yürüdüğün yolları kaç kere arşınladım, baktığın manzarayı kaç kere seyrettim kim bilir. Bu ne kadar değerli bir şey anlıyor musunuz diğer şehirliler! Kısaca Konya dışındaki sevgili vatandaşlarımızı Bab-ı Esrar'ı yaşamaya ve tabi ki Mevlana Hazretlerini ziyarete <a href="http://www.konya.bel.tr/" target="_blank">Konya</a>'ya davet ediyorum. Kısa Konya davetimden sonra Ahmet Ümit'in beni utandırdığını da söylemeden edemiyorum. Yıllardır Konya'da yaşıyorum, Karen'in geçtiği yollardan binlerce kere geçtim ama maalesef Konya'yı ve <a href="https://islamansiklopedisi.org.tr/mevlana-celaleddin-i-rumi" target="_blank">Mevlana Hazretlerini</a> ve felsefesini tam olarak tanıyamamışım. Bu eksikliğimi en kısa zamanda gidereceğim inşalllah dedikten sonra kitaba geçiyorum.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ahmet Ümit'in ikinci kitabını okudum ve <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/2019/09/beyoglu-rapsodisi-ahmet-umit.html" target="_blank">buradaki </a>incelememde de belirttiğim üzere bu adam kesinlikle polisiye dışındaki türleri denemeli. Kitabın galiba yarısını geçtiğim halde cinayetin adı tam olarak konulmamıştı. Tamam ortada ölüler var fakat cinayetin adı tam olarak konulmamış. Bu durum beni sıktı mı peki? Kesinlikle sıkılmadım. Başkahramanımız Konya'lı bir babanın kızı olan Karen nam-ı diğer Kimya Hanım İngiltere'den çalıştığı sigorta şirketinin Konya'da meydana gelen bir otel yangınını araştırmak üzere sigorta şirketi tarafından doğduğu topraklara yani güzel Konyamıza gelir. Anlayacağınız Kimya Hanım bir sigorta eksperidir. Yangın neden çıkmış, nasıl çıkmış araştırırken ortaya bir cinayet daha çıkar. Aslında bir cinayetten fazlası çıkar. Ahmet Ümit <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/2019/09/beyoglu-rapsodisi-ahmet-umit.html" target="_blank">Beyoğlu Rapsodisi</a>nde yaptığı gibi tarihe dokunmuş yine. Bunu da Mevlana şehri Konya sokaklarında katil araştırırken Şems'in cinayetine de el atmasıyla yapmış. Yazarımız bu irtibatı Kimya Hanım'ın manevi yönünü tetiklemiş ve bu manevi etki ile Karen'i Şems cinayetini araştırmaya da itmiş. Yani anlayacağınız ortada cesetler var. Bu cesetlerden bir tanesi de Şems-i Tebrizi'ye ait. Peki katiller kim? Tüm cesetlerin katilini kitabın sonunda öğreneceğiz ama Şems-i Tebrizi'nin katili tarihi bir faili meçhul olarak kalmış ve galiba kalmaya da devam edecek.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Velhasıl yine bir solukta okunabilecek bir Ahmet Ümit romanı Bab-ı Esrar. Kesinlikle hem edebi yönden ve hemde bir Konyalı olmamdan ve kitabın da Konya'yı tarihiyle ve mekanıyla konu edinmesinden mütevellit kesinlikle okunması gereken bir kitap. Şiddetle okumanızı ve Richter ölçeğiyle ölçülemeyecek derecede şiddetli bir şekilde güzel Konyamızı ziyaret etmeniz ve hatta bu kitabı Konya'da yalayıp yutmanız tavsiye olunur. İyi okumalar.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Diğer roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/romanlar" target="_blank">tıklayın</a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ahmet Ümit kitapları incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search?q=ahmet+%C3%BCmit" target="_blank">tıklayın </a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kitaptan Alıntılar;</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Aşk budur. Aşkın tek bedeli vardır, o da candır. Ölümle kutsanmayan aşk, aşk değildir."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Kötülüğün olmadığı bir yerde iyiliğin değeri bilinmez."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Üçler Mezarlığı. Çok eski bir mezarlıktır Miss Karen"<br />"Neden Üçler Mezarlığı deniyor?"<br />"Eski bir hikaye. Yedi yüz küsür yıl önce Hazreti Mevlana'ya tutkun Horasanlı üç genç onu görmek için Konya'ya gelir. Ama ne yazık ki geldiklerinde Hazreti Mevlana öteki dünyaya göçmüştür. Hazreti Pir'e kavuşamamak, içlerindeki aşkı iyice alevlendirir. Madem ki Hazreti Pir'i görmedik, biz de onun yattığı toprağa gömülmek istiyoruz diyerek Konya'da ölmeyi dilerler. Dilekleri kabul olunur, üç genç bu topraklarda can verir. Onları da işte bu mezarlığa defnederler. Böylece mezarlığın adı da Üçler Mezarlığı olur."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"> "İnsana duyulan aşk ölümlüdür, tıpkı beden gibi. Ölümsüz bir aşk için, ölümsüz bir varlığı sevmek gerek. Hiçbir zaman senin olmayacak, hiçbir zaman anlayamayacağın, hiçbir zaman doyamayacağın, hiçbir zaman kavuşamayacağın, hiçbir zaman terk edemeyeceğin bir varlığı."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Aslında bu ahşap sanduka, Mevlana Celaeddin Rumi'nin sandukasıydı. Rumi vefat edince, onu defnetmek için babasının yanına getirdiler. Ve oğlunun geldiğini hisseden baba Sultanü'l Ulema Bahaeddin Veled, büyük bir saygıyla mezarında doğrularak onu selamladı."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">""Hoşgeldin Goca Gonyalı", diye seslenmişti o da arkadaşına. Demek ki "Goca Gonyalı" burada bir hitap şekliydi."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Dana neler! bütün Konya sözleşmiş gibi yediğime, içtiğime ilaç katarak halüsinasyon görmemi mi istiyordu? Parayonanın bu kadarı da fazlaydı."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Sözler hakikat değildir, ağzımızdan çıkan seslerdir. Yeryüzünün gelmiş geçmiş en yetenekli söz ustaları dahi yaşamın en basit anlarını bile bize gerektiği gibi anlatamaz. Renkleri gösteremez, kokuyu duyuramaz, dokunuşunun verdiği hazzı hissettiremez, sesleri işittiremez, yiyecekleri tattıramaz,; diyelim ki bir mucize oldu bunları yaptı, ama insanların ruhunda olup biteni aktaramaz. Belki akıl yürütür. Belki gürbüz düşüncesini aklın üş ayağından biri olan mantığın üzerine bindirip, zihnin sonsuz ufuklarında keyfince gezdirir, ama insan ruhunun anbean değişen halini asla gerektiği gibi anlatamaz."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCCgyq4Z68FIjraVCpkKBZJzr0MdF-ElzNPY7emwEyhAE-D_BEgc6LdHN1jqMP_jihJQsobVx3G9pHOTJidYzf1AIDLaOGiVJ0kc5-FRrgsclSGiRW2vrTE4Bk56yO3BF2fjpb4G11C0U/s1600/39535_QFTzw_1515518976.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Ahmet Ümit Bab-ı Esrar" border="0" data-original-height="600" data-original-width="360" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCCgyq4Z68FIjraVCpkKBZJzr0MdF-ElzNPY7emwEyhAE-D_BEgc6LdHN1jqMP_jihJQsobVx3G9pHOTJidYzf1AIDLaOGiVJ0kc5-FRrgsclSGiRW2vrTE4Bk56yO3BF2fjpb4G11C0U/s320/39535_QFTzw_1515518976.jpg" title="Bab-ı Esrar Ahmet Ümit" width="192" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiy6XtAU0QICCIQgKUudA7R93KTyuOrLt3XJP2nNU0STgeTjo35gbFSPw-1MNBlRC6S2yifIufK-KddO4r-U7okEomLvUQ-ay1v0-SrSUjWlVyStNZ7c-R2LgrF4as-538Txl2yOnGOYdo/s1600/i.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Konya Mevlana Müzesi" border="0" data-original-height="320" data-original-width="427" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiy6XtAU0QICCIQgKUudA7R93KTyuOrLt3XJP2nNU0STgeTjo35gbFSPw-1MNBlRC6S2yifIufK-KddO4r-U7okEomLvUQ-ay1v0-SrSUjWlVyStNZ7c-R2LgrF4as-538Txl2yOnGOYdo/s320/i.jpg" title="Mevlana Müzesi Konya" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-84815372189290720292019-11-05T02:36:00.000-08:002020-03-30T03:10:34.262-07:00SİDDHARTHA- HERMANN HESSE<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Tasavvuf: Tanrı'nın niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği anlayışıyla açıklayan dinî ve felsefi akım <a href="https://sozluk.gov.tr/" target="_blank">Bknz</a>. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Budizm: Brahman şekilciliğine ve kast sistemine karşı çıkan, soyut metafizik
tartışmaları bir yana bırakarak duyguları dizginleme, ahlâken
temizlenme, insanları eşit görme, insanlara ve diğer canlılara sevgi ve
şefkat duyma.. <a href="https://islamansiklopedisi.org.tr/budizm" target="_blank">Bknz</a>. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Evren ve insan.. Hayat ve insan.. Birbirlerini hiç anlamamış kavramlar bütünü. İnsanlık tarihinden bu yana bu kavramlar filozofların ve tasavvuf ehlinin başlıca düşünme konusunu oluşturmuş. Biz bu evrende neredeyiz ne yapıyoruz niye varız? Düşünün düşünün. Cevabı bulabilen acaba kaç kişi vardır. Cevaplar hangi dine göre nasıl verildi bu da bir tartışma konusu. Fakat cevabı bulabilenlerden bazılarını biz, filozof, tasavvuf ehli, evliya, alim olarak tanımlıyoruz.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Enel Hak.. "Ben Allah'ım" demiş vakti zamanında Hallac-ı Mansur. Demiş demesine de idam etmişler adamı, kendisini Allah zannediyor diye. Hallac-ı Mansur neden öyle bir laf etmiş. Anlayabilir miyiz? Zor ama anlamaya ve anlatmaya çalışalım.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Siddhartha romanımızın baş kahramanı. Çinli bir Budist. Bir gün babasının evinden evreni anlamak ve dünyanın her türlü nimetinden feragat etmek üzere yola çıkar. Maksadı kendine bir "Mir" bulmak ve ona bağlanmaktır. Evden ayrılışından itibaren tüm dünya nimetlerinden el etek çeker. Dilenir, az yer, az uyur ve acı çeker. Fakat Siddhartha'nın aradığı bu değildir. O anlamak istiyordur aslında. Evreni anlamak, onunla konuşmak, onu özümsemek... Çıktığı bu yolda her şeyden, herkesten bir ders çıkarır kendince. Bir eksiklik vardır. Ne kadar dünyadan uzak kalmaya çalışsa da içinde bir yerlerde hala bir insan taşır. Evrenle bütünleşemez bir türlü. Bunu anladığı anda sıradan dünya hayatına döner, zengin olur. Dünya nimetlerini yeniden tatmaya başlar. Ama çıktığı bu kutlu yol uzun bir aradan sonra ona tekrar seslenir. Siddhartha daveti almıştır. Dünya içinde, sıradan bir insan olarak elde ettiği her türlü nimeti bırakır ve tekrardan kutlu yoluna girer. Bir ırmağa gider, ona akıl danışır, onunla konuşur. Siddhartha evreni anlamak üzeredir artık. Bir süre sonra Siddhartha evreni, insanlığı, ezayı, cefayı her şeyi içinde hisseder. O artık evrendir ve evren O'dur. Siddhartha'nın Buda olmuştur ve insanlık onu bu adıyla tanımıştır artık. Siddhartha yani Buda artık Nirvana'ya ulaşmıştır.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yahu bu adam ne anlatmış? Tasavvuf demiş, evren demiş, insan demiş, nirvana demiş, Enel Hak demiş, Hallac-ı Mansur demiş. Ne demiş bu adam? </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Düşünmek dediğimiz yani felsefe dediğimiz şey bir yönüyle hayatı, evreni anlamaya çalışmak değil midir? Her düşünen bir insan değil midir? Aradığı cevapları bulanlara biz bir dönem Mevlana, Hallac-ı Mansur, Yunus Emre demedik mi ey insanlık. Çinliler cevabı kendi yoluyla bulana Siddhartha yani Buda demiş. Yollar, zamanlar, hayatlar, araçlar farklı ama bence tüm inanışlarda ortak bir felsefe var. Allah'ı bulmak. Bu kitabın konusu Buda belki farkında belki değil ama bence O'da Allah'ı aramıştı. Mevlana'dan tek farkı belki de bunu kendi kendisiyle, kendinden yok olarak yapmıştı. İslam felsefesinde nefsi öldürmek galiba bu oluyor. İşte İslam felsefesiyle Buda'nın buluşma noktası bu kavramdı bence. Nefsi öldürmek! Bu kitabı okurken bu kavram sonuna kadar bana eşlik etti. Bir budist değilim ama Budizm felsefesini az çok İslam felsefesi özelinde anladım galiba.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Felfesefeler, inanışlar, roman ve karmakarışık aklımla baş başa kaldınız. Biraz da manadan çıkıp maddeye yönelelim. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Hermann Hesse'nin Siddhartha kitabı başlarda "beni sarmaz, muhtemelen yarım bırakırım" gibi ön yargılarıma rağmen başından sonuna bir solukta okuduğum ve Nobel Edebiyat ödülünün yanında "Okunmuş Kütüphane'nin kitaplığında çok güzel bir yer edinme" ödülünü de almış bir roman, bir hayat hikayesi olmuştur. Kesinlikle tavsiye ettiğim ve tüm inanıştaki insanlar açısından okunması gereken bir kitap. İyi okumalar.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Diğer roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/romanlar" target="_blank">tıklayın</a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqTTtJpH0HTTuwduK3wqOqVEGQqnE9RSwGv0uCRp0Ep-Df9obtrSZnUOHAVqd1rBB2pILAK8KztbewaxelG9QFfXNyF2di6i21z0RTonG1ZnDJ7wB0HJy371UMQapDB1PxKvnD1oFs63Q/s1600/0000000064087-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Hermann Hesse Siddhartha" border="0" data-original-height="600" data-original-width="384" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqTTtJpH0HTTuwduK3wqOqVEGQqnE9RSwGv0uCRp0Ep-Df9obtrSZnUOHAVqd1rBB2pILAK8KztbewaxelG9QFfXNyF2di6i21z0RTonG1ZnDJ7wB0HJy371UMQapDB1PxKvnD1oFs63Q/s320/0000000064087-1.jpg" title="Siddhartha Hermann Hesse" width="204" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-69612496852960231822019-11-01T02:18:00.000-07:002020-03-30T03:18:23.503-07:00AŞK GÜNÜ DOĞDU (CEMAL SÜREYA)- NAZAN ARISOY<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Okuma serüvenimde ilk kez bir biyografi okudum galiba. İlk biyografide Şair Cemal Süreya'ya nasipmiş. Öncelikle belirtmeliyim ki bu kitap beğensem de beğenmesem de benim için çok özel. Fakat keşke kitabın içeriği de özel olabilseydi. Olmadı, olamadı. Yazarımız Nazan Arısoy kendi bakış açısından Cemal Süreya'yı anlatmış. Kısaca hayatını ve özellikle aşklarını, eşlerini anlatmış okuyucuya. Fakat bu anlatımın içine kendi ruh dünyasını da koyunca bence çok güzel olmamış. Bu kitap akademik bir kitap olsun demiyorum ama biraz daha derli toplu olabilirdi be Nazancım. Bir bölümde okuduğum bir şeyi diğer bölümde de görmeseydim iyiydi. Bir de kitabın geneline hakim şiirsel dile takıldım ben. Bir şairi anlatıyorsunuz farkındayım fakat şiirsellik biraz fazla kaçmış gibi. Fazla kaçırıyorsanız da diliniz güzel olacak. Bir nevi okunabilir bir şair veya yazar olabilmelisiniz. Yazar bu açıdan benim açımdan sınıfta kaldı. Türkçesi, "Nazan Arısoy bir şiir kitabı çıkarsa galiba okumak istemem." </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Biyografilerde galiba salt bilgi olması lazım. İçerikte illa ki küçük küçük yorumlar olacaktır. Fakat bunun bir dozu olmalı. Yazar bu dozu kaçırmış. Cemal Süreya'nın ve aşklarının dilinden yazılar, mektuplar vs. yazmak bence pek akıl karı değil. Biz kimiz ki büyük bir şairin düşünce dünyasını, ruh halini şiir gibi yazabilelim. Yazabilseydik eğer zaten yorumlarımda baştan itibaren mükemmel kelimesi çokça geçerdi. Bu dozu kaçmış şiirsellik sebebi ile kitabın atladığım çok yerleri oldu. Yazara -şayet görüyorsa- amatör bir okuyucu olarak tavsiyem; bir yazarın veya şairin biyografisi ile kendi ruh dünyanızı ayırın. Şiirsel bir şeyler yazmak istiyorsanız bunu ayrıca bir kitap çıkararak yapın.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Velhasıl minik kütüphanemde yeri çok özel olacak olan bu kitabı pek tavsiye ettiğimi söyleyemem. İyi okumalar.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Cemal Süreya kitabı incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search?q=cemal+s%C3%BCreya" target="_blank">tıklayın</a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Şiir kitabı incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/%C5%9Fiir%20kitaplar%C4%B1" target="_blank">tıklayın</a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh62iG7BWt4_Y6b-uO59jpU68D2D4_F1IeuW_k0Nm_9dWMpmXsBUgnJbJb1H4sLQhNzK78Y40tSlqUTI3LpIlNfGn8EwquFNdJflGmvXvCa0XD51w8K67xqQMCJH0HkhyphenhypheniQb50E9PYEtZk/s1600/0001727442001-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Cemal Süreya Aşk Günü Doğdu Nazan Arısoy" border="0" data-original-height="400" data-original-width="256" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh62iG7BWt4_Y6b-uO59jpU68D2D4_F1IeuW_k0Nm_9dWMpmXsBUgnJbJb1H4sLQhNzK78Y40tSlqUTI3LpIlNfGn8EwquFNdJflGmvXvCa0XD51w8K67xqQMCJH0HkhyphenhypheniQb50E9PYEtZk/s320/0001727442001-1.jpg" title="Nazan Arısoy Cemal Süreya Aşk Günü Doğdu" width="204" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-20855121456132095192019-10-22T03:25:00.001-07:002020-03-30T03:10:33.663-07:00YALNIZIZ- PEYAMİ SAFA<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yıllar yıllar önce Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ile tanışma fırsatı bulduğum Peyami Safa ile tekrar buluşmak bugüne nasipmiş. Okuduğum ikinci Peyami Safa kitabı Yalnızız. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Çoğu kimse için bu kitap belki de pembe dizi tadında hikayesi olan bir kitap olarak algılanabilir. Fakat Türk ve dünya klasiklerinde sadece bir hikayeyi okumuş olmasınız, bir hikayenin yanında bir toplumu, bir fikri ve bir devri okumuş olursunuz kanımca. Bu kitapta bir klasik olarak bu görevini yerine getirmiş.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ne desem boş. Kitapla ilgili düşüncelerimi iki kere yazdım, iki kere sildim. Her yazışımda aynı noktaya geldim. Nasıl batılılaşmalıyız? İzlediğimiz Amerikan filmlerindeki gibi kızlarımızı ve erkeklerimizi sokaklara salıp gerisini kızımızın, oğlumuzun özgür iradesine(!) mi bırakmalıyız. Yoksa onları sürekli türlü kötülüklerden korumaya mı çalışmalıyız. Kötülük deyince aklımıza ne gelir? Birileri için kızının evlilik dışı ilişkileri gayet doğal iken birileri için böyle bir haber felç geçirmesine sebep olabilir. Hangi taraftayız? Hangi tarafta olmalıyız. Doğduğumuz değil de yetiştiğimiz toplum bize neyi verdi? Yoksa biz iki taraf arasında Araf'ta kendini avutanlardan mıyız? Bizim çocuklarımız ve toplumumuz Avrupa olacağız diye türlü kadın-erkek ilişkilerinin rezilliklerine göz yumduğumuz ses çıkarmadıklarımızdan mı olmalıdır yoksa geleneğini, kültürünü yaşatmak adına ve belki de insanlık adına, ortak evrensel değerler adına bu rezilliklere ses çıkaranlardan mı olmalıdır? Samim bu romanda neden sürekli ikileme düşmüştür? Neden eski metresinin kızı olan sevdiği Meral'i ikiye bölme ihtiyacı duymuştur. Neden Samim sürekli hanımefendi Meral'i istemekte ve onu içinde bulunduğu bataktan kurtarmaya çalışmıştır. Ve neden Samim bunu yaparken eski metresinin kızını(Meral) sevgili tutmuştur. Samim hangi taraftardır? Biraz sert mi oldu sevgili okuyucu? Sert olduysa bu yazdıklarım bu kitabı okumamanızı tavsiye ederim. Zira bu düşünceler kitabın tamamını kaplıyor. Bu çelişkiler tüm sayfalarda var. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Biraz sert yazdığım bu satırlardan sonra kitabın içine değil de dışına bakalım. Dil gayet güzel. İlk sayfadan itibaren Selmin'in hamilelik olayı hikayenin içine direkt dalmanıza sebep oluyor. Akıcı bir üslup. Fakat bir şey beni oldukça rahatsız etti. Neredeyse her sayfada bulunan yabancı kelimeler. Özellikle İngilizce kelimeler. Üstad Peyami Safa bunu kitabın ana fikriyle ters düşecek şekilde çok sayıda, hatta dikkat çekecek kadar çok sayıda yabancı kelime kullanmış. Bunu kitabın ana teması olan "Batılılaşmak" fikrine gönderme olsun diye mi yapmış yoksa gerçekten o kelimeleri edebi olarak mı tercih etmiş çözemedim. Umarım gönderme olması için kullanmıştır. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Peyami Safa bu romanın içinde bir ütopyaya da yer vermiş. Bence sadece ütopik ülke Simeranya'yı ayrı bir kitap olarak okusak çok güzel olurmuş. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Son olarak psikolojik tahliller.. Böyle psikolojik tahlil deyince baya afilli duruyor. Üstad romandaki bu tahlilleri afilli şekilde de yapmış Allah için. Hele o son kısımlarda gerçekten korktuğumu, kazara bir ses gelse oturduğum koltuktan kalp krizi geçirebileceğimi rahatlıkta söyleyebilirim. Alın size psikolik tahlildeki başarı. Ben bile korktuktan sonra siz garanti kalp krizi geçirirsiniz. Kitabın sonunu .. Numune Hastanesi veya .. Şehir Hastanesi'nin acil servisinin önünde okumanız tavsiye olunur. Genç yaşta göçüp gitmeyin bu diyarlardan. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Velhasıl çok sevdiğim ve kesinlikle tavsiye ettiğim ve -altını çizerek söylüyorum-<u>önyargısız</u> şekilde okunması gereken bir kitap. İyi okumalar.</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Diğer roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/romanlar" target="_blank">tıklayın</a></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kitaptan Alıntılar;</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"İntihar ediyorum. Kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Bazan insan yokolduğu zaman mı var olur?"</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Ondan daha mühim bir varlık iğreniyor benden. Bu barlık tuhaf, vücudu yok onun. Fakat hissediyorum ki vardır o. Samim'den, Nuri'den, Cezmi'den, Talat'tan, Şakir'den, babamdan, Ferhat'tan, annemden, benden fazla var. Her yerde var o. Allah mı? Değil. Ona yakın bir şey. Dur, dur. İsmini bulacağım gibi geliyor. Var bir ismi onun. Fa.. fazilet. Fazilet derler değil mi? Yahut iyilik, iyi olmak. O iğreniyor benden. Ve ben bunu hissediyorum."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Hayranlık mağlup olmuş bir kıskançlıktır. Yani kıskançlık gıptaya, gıpta hayranlığa yerini verir. Dibinde kin vardır. Gitgide, hayranlığın zaafa uğradığı anlarda bu kin ortaya çıkar."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Bu dünyada en bahtiyar ve zeki kadınlar kimlerdir, bilir misiniz? Hiçbir sırrı olmayanlardır."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Meral'in karşısında, ayakta, gözünün ucuyla Feriha'yı göstererek alçak ve dolgun bir sesle ona soracaktı.</span></i><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>-Hangi ihtiyaç, hangi zaruret, hangi zaptedilmez arzu, hangi his ve kader birliği seni bu son basamağa itti? Daha aşağı bir kademe yoktur. Türk ve insan cemiyeti, karşısına alıp konuştuğun bu mahluku bir fahişe olduğu için reddetmiyor. Fuhşun iktisadi mazeretleri var. Bu mahluk onlardan mahrum. Karnını doyuran evini bırakıp kaçmıştır. Aşk gibi ulvi bir mazeretten de mahrum. Altmış yaşında kartoloz bir zamparanın kolları arasında, tirit olmuş bir ihtirasa yılışacak ve yaltaklanacak kadar, en hissiz ve haysiyetsiz bir kadının bile sahip olduğu insanlık duygularını bütün ailesinin, dostlarının ve memleketinin gözü önünde çiğnemekten utanmamıştır. Bu şıllıktan daha mahzur bir genelev karısıyle Galata meyhanelerinden birinde karşı karşıya otursaydın, daha az iğrenç olurdun. Çünkü bulaşık suyunu kristal bir sürahi içinde saklayan bu sahtekarın, insanlık şerefinden zırnık nasibi olmadığı halde burada oturması, kendisine layık sefil bir dekor içinde bulunmasından daha çirkindir."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Yalancılığa da, doğruculuğa da tahammül etmeyen bir dünyadayız. Sırasında göre yalanla doğruyu combine eden bir cemiyet ve ruh yapımız var."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Tahsil denilen şey, hayatımızda on beş seneden fazla süren bir hastalıktır ve mektepten kaçmaktan başka ilacı yoktur."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Başlarımız birbirine dayalı. rüzgar onun saçlarını benimkilerine, teninin kokusunu denizinkine karıştırıyor. Gözlerim kapalı. İki eli de avuçlarımda. Sıkıyorum. Başını hafifçe çekiyor ve yan bakışlarıyle gözlerimi aralayarak gülümsüyor. Yüzünde; müşterek bir rüya anının dalgınlık izleri yerine, ağır düşüncelerden gelen bir dehşet intibaı var. Bir korku sarayının simsiyah koridorlarında dolaşan yalnız ve mahpus bir kıraliçe gibi gözleri karanlığı emiyor, büsbütün irileşiyor ve güzelleşiyor. Ben onun münzevi kalbine uzaklardan seslenmek için, kulaklarının içine en güzel hislerimi fısıldıyorum. Sonra dudaklarımı yanaklarının üstüne koyuyorum. Yüzü yanıyor, o kadar yanıyor ki, biraz sonra kül olup dağılmasından korkuyorum. Sonra ince bir ıslaklık. Hafif bir titreme. Gözlerinin içine bakıyorum. Karanlık; ve soruyorum:</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>-Ağlıyor musun?</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Gözlerini yumuyor."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Her caninin içinde temiz bir dünya vardır. Oraya kaçış kendi kendinden nefret ifade eder."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfxf8W5PmrkLGoyLXS0tM1edPrk3PnFZZgSUZmWWdZp4fpE02aev8YCOAr-ttAxvZbumcQxGpGyniiubT-c5y1ulbVrviv1OliRIEnl3MPcyz26N7v4f2FVQKyLRIj6pDA-yV4BKgMi98/s1600/indir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="286" data-original-width="176" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfxf8W5PmrkLGoyLXS0tM1edPrk3PnFZZgSUZmWWdZp4fpE02aev8YCOAr-ttAxvZbumcQxGpGyniiubT-c5y1ulbVrviv1OliRIEnl3MPcyz26N7v4f2FVQKyLRIj6pDA-yV4BKgMi98/s1600/indir.jpg" /></a></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span></div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-45542266810005342222019-10-11T03:24:00.001-07:002020-03-30T03:10:33.964-07:00HİKAYELER- AHMET HAMDİ TANPINAR<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Hikaye tam olarak neydi? Yani edebi yönden bakarsak bir hikaye tam olarak neyi ifade eder? Yaşanmamış olayları hiç yaşamamış insanların dilinden dinlemek miydi? Bu yönüyle bakarsak hikaye dediğimiz şey bir kurgudan mı ibaretti? Yoksa hikayeler yazarının hayatı ve ideolojisi midir? Bütün soruların cevabı "belki evet, belki de hayır"</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Galiba ilk hikayeleri üstad Necip Fazıl'dan okumuştum. Necip Fazıl'ın hikayelerinde üstadın dünya görüşünü ve ideolojisini okudum aslında. O hikayeciliği bir nevi fikriyatını okuyucuya geçirmek veya aktarmayı amaçlamıştı bana göre. Hikaye bir amaç değil sadece bir araçtı. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın okuduğum hikayelerinde de aynı şey söz konusu aslında. O da hikayelerini bir araç olarak kullanmış. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ahmet Hamdi Tanpınar ve "eşya" kelimeleri belki de çok yerde bir arada anılır. Bunun ne demek olduğunu Tanpınar hikayeleri ile daha iyi anlamış bulunuyorum. Tanpınar eşyalardan ve mekanlardan yola çıkarak insanı tahlil etmiş ve ruh dünyamıza girmesini çok iyi bilmiştir. O kadar ki bir meyhanede iken veya hikayelerde bir tabloya bakarken kendinizi nerelerde ve hangi ruh hali içinde bulacağını ancak siz bilebilirsiniz. Eşyadan yola çıkıp ruh dünyasının derinliklerinde gezdiğiniz yolculuktan tekrardan eşyaya dönüş yaptığınızda "ben neredeyim?, neyi okuyordum?, bu karakter kimdi?, hikayenin neresinde kalmıştım?" gibi soruları kendime çokça sordum ve eminim sizde bu soruları kendinize soracaksınız. Size tavsiyem fazla zorlamayın, akışına bırakın. Bu tekniği bence yazar günlük hayatında karşılaştığı eşyalardan ve mekanlardan etkilenip söylemek istediklerini ve ruh analizlerini aktarmak için kullanmış. Velhasıl herkesin söylediği gibi eşyayı konuşturmuş ve ona kişilik kazandırmış. Tanpınar'ın belki de çok fazla okunabilen bir yazar olmayışının sebebi bu tekniğidir. Tanpınar demek kafa karışıklığı, ruh bulanıklığıdır bana göre. Anlamak belki gerçekten zor ama sağlam bir kafa ve sakin bir mekanla bu aşılabilir. Söylediklerim bile bu yazıyı okuyana belki de karmaşık gelecektir. Ama karmaşık olan bir şey yalın bir şekilde nasıl anlatılabilir ki? Somutlaştırmak için size şöyle bir örnek verebilirim. Örneğin, bir eve misafirliğe gittiniz. Orada bir eşya gördünüz. Bu bir koltuk da olabilir, bir insan da, bir duvar da olabilir. O eşyayı gördüğünüz anda aklınıza geçmişiniz geldi ve düşünmeye başladınız. Ya da o duvarın şekli veya rengi sizi sizden alıp aslında içinizde olan başka diyarlara ve zamanlara sizi aldı götürdü. Düşündünüz, hatırladınız ve sonra o duvarın önünden geçip gittiniz. O duvar sizin için artık herhangi bir duvar değildir. O duvarın sizde özel bir manası ve derinliği vardır artık. Önünden her geçişinizde o duvar size çok şey hatırlatacaktır. Sizin iç dünyanızda o duvar artık bir karakter halini almıştır, sizinle bir şekilde iletişim kuruyordur ve siz iç sesinizle o duvarla konuşuyorsunuzdur. İşte eşyayı konuşturmak tam olarak bu. Ahmet Hamdi Tanpınar sizin yerinize o duvara gitmiş, hatırlamış, düşünmüş, konuşmuş ve bunların hepsini de yazmıştır. Ortaya da çok güzel Hikayeler ortaya çıkmıştır. Umarım anlaşılabilir olmuşumdur. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Duvarların önünden geçip giden değil de onlara hayat veren insanlardan olmanız dileğiyle. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">İyi okumalar...</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Kitaptan Alıntılar;</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"İki insanı birden sevmek? diye bir daha düşündü. Bu içinden çıkılmayacak kadar güç bir şey miydi?"</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Mademki ıstırap içimizdedir; çaresiz katlanacağız."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Demin sizi benimle yolda el ele ve gülerken gören liseliyi düşünün; bu gece, yarın, belki ömrünün sonuna kadar bizi düşünecek. Ne gördü bizden; son derece mesut iki insan hayali değil mi? Yarım amcasının kızına, yahut komşusuna, mektep arkadaşına sırf bu tesadüfle aşık olabilir ve gelecek sene kendisini asmak için hiçbir ağaç dalını kafi derecede sağlam görmez. Fakat bunu başına gelmeden anlamayacaktır."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Bu kadını daha birkaç gün evvel tanıdığını adeta unutmuştu. O kadar ki, gözlerini kapayıp biraz dalsa, onu bütün ömrü boyunca her anına karışmış görecekti."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Fakat tek bir yolda yürüyecek insanlardan değildi. Onun zihnine herhangi bir düşünce hiçbir zaman yalnız gelmezdi. Muhakkak bir karşılığı, birkaç benzeri ve ayrısı olacak, kine sevgi, sevgiye şüphe, şüpheye hiddet ve kayıtsızlık refakat edecekti."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Ölmüş saatlerimiz, günlerimiz, senelerimiz olduğunu, yıllarca farkında varmadan bir hiçin sarraflığını yaptığımızı, yaşamadan yaşadığımızı kim inkar edebilirdi. "Hatta öyleleri var ki bir kere olsun ruhlarının gerçeğine doğmadan ölürler..."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Niçin her zaman uyanık değiliz" diyordu. "Niçin canlı bir vücudu, bir tahta bir taş yapan o rüyasız uykular gibi, etrafımızdan habersiz yaşıyoruz. Bu zenginlik içimizde iken, küçük tasaların, zavallı hesapların uğrunda ömrü harcamak ne kadar kötü."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Göz korkunç bir şahit, değil mi? Yahut korkunç ayna.. Her şeyi, ifşa ediyorlar. Hele hislerimizi gizlemek isteyince bakışlarımız nasıl değişir? Kaskatı olurlar. Ve biz gizlendik sanırız."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"O her vakit görünmez ve yalnız, kokusundan mevcudiyeti hissedilen eşya gibi, içimizdeki korkusuyla bize kendisini hatırlatırdı. Fakat bazen birdenbire bu sükutu kırar ve en geniş sesiyle konuşmağa başlardı."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"</span><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Evet, pekala biliyorum ki, bir gün ben her şeyi bırakıp bu küçük yola dalarsam, onun bittiği yerde bütün saadet ve hasretlerimi, eski yaşanmış rüyalarımı bulacağım, temiz, yepyeni, mesut bir adam olacağım.</span></i><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Bunu biliyorum, fakat yapamayacağımı da biliyorum."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Yüz buruşukluğunun, göz altındaki herhangi bir çizginin, dudak kenarındaki bir kıvrımın, ne bileyim, konuşmadan evvelki bir saniyelik bir tereddüdün, küçük bir el işaretinin, manasız ve ehemmiyetsiz bir bakışın, bir gülüşün, bir omuz düşüklüğünün bütün bir ömrü en ince, en karışık, en nüfuz edilmez taraflarından anlatacak birer emare, birer işaret olduğunu hiç düşündünüz mü?"</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Bu insan yüzünün en manalı bir alem olduğunu, ben o geceye kadar anlayamamıştım. hayat dediğimiz o girift oyunun, aktörlerini bu kadar kuvvetle benimseyeceğini, onların her hal ve tavrına kendi akışının damgasını bu kadar kuvvetle vuracağını hiç düşünmemiştim."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Bu siyah, uzun saçları geçmiş güzelliğinden muhteşem bir yadigar gibi duran, bitkin yüzlü kadın kimdi? Bununla beraber onun kendi karım olduğunu, bu çocukların kendi çocuklarım olduğunu biliyordum. Fakat böyle olmalarını bir türlü kabul edemiyordum."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Nasıl oldu, ben de bilmiyorum; birdenbire olduğum yerde ok uzun bir uykudan uyanmış gibi doğruldum ve etrafıma şaşkın şaşkın bakmağa başladım. İnsan, eşya, bütün etrafımdakiler benimle alakalarını kesmiş gibiydiler, her şey, hepsi bana yabancı oluvermişti. Bu kadar senelik karımı, kendi çocuklarımı, evimi, odanın her biri vaktinde hayatımın bir hadisesi olmuş eşyasını, velhasıl elimdeki işe ve üstümdeki elbiseye kadar hiçbir şeyi tanımıyordum. O anda bir aynada kendi yüzümü görsem belki onu da tanıyamazdım. O kadar kendi hakikatimde, rüyalarımın hakikatinde uyanmıştım."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Bir sarhoş tasavvur ediniz ki kadeh elinde ve sofra başında birdenbire uyanıyor, kendisini ve etrafını görüyor, eşya ile, zaman ile kendi arasındaki alakanın istihzasını geçiriyor; bu bedbahtı zannetmem ki bir daha kolay kolay kendinden geçirebilesiniz, elveda alkolün unutturucu cenneti..."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Herhangi bir kalabalıkta kendimden başka herkes olmağa razıyım. Ahi bir elbise değişir gibi hüviyetini değiştirebilmek, lalettayinin içinde kaybolmak, bir avuç kum içinde bir kum tanesi olmak ve böyle olduğunu dahi bilmemek."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Bu yaşadığım hayat, o kadar benim değil ki herhangi bir saatimde birisi gelip de bana "Haydi kalk, sıran geldi, kendi kendin ol!" diye bağırsa sanki böyle bir şey mümkünmüş gibi inanıp koşacağım. Bu his bende o kadar kuvvetli..."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>"Abdullah, ufak bir dikkatle bu konuşmanın istikametini buldu. Salonun ortasında çok muntazam fasılalarla önündeki makarna tabağına, kesilmiş gibi düşüp sonra birden kalkan sefarethane kavası kılıklı adamın dik bıyıkları şimdi başka bir mana ve dikkat kazanmışlar, bu bacaklarla konuşmakta idiler."</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizKy861e47MRoqjnCkVxjALcyLaN066IHLAYYGyQ0_Gz52855fH2Z5iDc6ZIjRCGTMADyGBtVvKi1M_l3qlMy-LVNsfoF1FLuPXU8OZ_7RgO4CvMZD0WlePloOE7UF7v3jEe5wJxrfEvY/s1600/39535_0EUw4_1516058135.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="813" data-original-width="521" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizKy861e47MRoqjnCkVxjALcyLaN066IHLAYYGyQ0_Gz52855fH2Z5iDc6ZIjRCGTMADyGBtVvKi1M_l3qlMy-LVNsfoF1FLuPXU8OZ_7RgO4CvMZD0WlePloOE7UF7v3jEe5wJxrfEvY/s320/39535_0EUw4_1516058135.jpg" width="205" /></a></div>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<br />
<br />OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-35013295430232479352019-10-02T03:26:00.001-07:002020-03-30T03:06:30.114-07:00YA EVDE YOKSAN- CEMAL SAFİ<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Arabeskin gerçek babası Cemal Safi.. Bilenler bilir de bilmeyenler bir şairin arabeskle ne alakası olabilir diye düşünebilir. Anlatalım. Rahmetli Cemal Safi bildiğim kadarıyla Orhan Gencebay ile yakın dosttu. Bu dostluk Cemal Safi şiirlerinin Orhan Gencebay tarafından bestelenip dillerimize düşmesiyle taçlandı diyebilirim. Vurgun şiiri başta olmak üzere birçok şiiri bestelenmiş şairimizin. Benim favorim Vurgun şiiridir/şarkısıdır. Dinlemeniz şiddetle tavsiye olunur.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Peki o kadar şair arasında arabesk müzik dünyamız neden Cemal Safi'ye takılı kalmıştır. Bunun cevabını vermek benim açımdan çok zor. Şiirleri iyi irdelemek lazım, Cemal Safi'yi iyi anlamak lazım. Cemal Safi kötü bir şairdi de şiirleri genelde arabesk dünyasının dikkatini çekti desem.. Değil. Tek Hece gibi bir şiiri yazmış bir şair nasıl kötü bir şair olabilir ki. Okurken tüylerinizi diken diken eden bu şiir kesinlikle vasat bir şairin kaleminden çıkamaz. Peki diğer şiirlere baktığınızda neden tüylerimiz diken diken olmuyor? Bence bu bir seçim meselesi. Cemal Safi bence çoğu insan tarafından büyük bir şair olarak nitelendirilmese de böyle olmamayı o kendi seçmiş. O büyük şair olarak anılmayı değil arabesk dünyanın gizli kralı olmayı seçmiş. Başarılı da olmuş. Bu sözlerimden kitabın tamamı ile ilgili kötüdür yorumu da çıkmasın. Elbette bir çok şiir Tek Hece şiirinde olduğu gibi tüylerimi diken diken etmiştir. Fakat bunların çok sayıda olduğunu söyleyemem. Diğer şiirlerdeki kusur nedir? Haddim değil ama mana derinliği ve söz güzelliği biraz eksik kalmış. Kafiyeli, ölçülü şiirler tamam ama mısralar ruha dokunamıyorsa bunların ne önemi var ki. İşte bu şekilde olan şiirler -ki bunlar çok sayıda- bu kitabı okumamı zorlaştırdı. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Rahmetlinin arkasından konuşmak gibi olacak ama şunu da Cemal Safi okuyacaklara söylemeden edemem. Cemal Safi sağlığında biraz çapkın bir adammış. Gittim, görmedim ama okudum kardeşim. Kitabın içinde kaç güzele yazılmış şiirler var inanın hatırlamıyorum. O kadar çok yani. Mesele tam bu da değil. Güzellere güzellemeler yazılmış da güzellerin her yerini en ince ayrıntısına kadar da bilmesek olurdu. Atıyorum bir esmer güzelinin vücudunun nasıl göründüğünü az çok hayal edebiliyorum ilgili şiiri okuyunca. Fazla ayrıntı manayı öldürüyor. Belki de bu yüzden Cemal Safi Milli Eğitim Bakanlığı'nın edebiyat kitaplarında pek rastlayamayacağımız şairlerden. Ama adamlar da haklı hani. Eğer bir Cemal Safi şiirini olur da eşinize, kız arkadaşınıza gönderecek olursanız veya okuyacak olursanız aman diyeyim şiirin tamamını bir güzel gözden geçirin. Sonra kafanıza terlik, kitap vs. yemeyin.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Velhasıl Cemal Safi'yi Vurgun ve Tek Hece isimli şiirleriyle anarım ve anacağım. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">İyi okumalar.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Diğer şiir kitabı incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/%C5%9Fiir%20kitaplar%C4%B1" target="_blank">tıklayın</a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/gFEZn3YcTcE/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/gFEZn3YcTcE?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZkegs16hEFqSjSyg-L7_u8S33ZqzvmHuu4-tSugUOL_CHZcv-fhi3qchMNV-t_g9FQ6mMyMTiYp7iTboJ_ejtwm44awbbHDo0xRCxbla6-qJJzv7shZH7LbGt5FzOaKLioI8m2qbzZeY/s1600/ya-evde-yoksan__1270612548205570.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Ya Evde Yoksan Şair Cemal Safi Tek Hece Aşk" border="0" data-original-height="450" data-original-width="450" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZkegs16hEFqSjSyg-L7_u8S33ZqzvmHuu4-tSugUOL_CHZcv-fhi3qchMNV-t_g9FQ6mMyMTiYp7iTboJ_ejtwm44awbbHDo0xRCxbla6-qJJzv7shZH7LbGt5FzOaKLioI8m2qbzZeY/s1600/ya-evde-yoksan__1270612548205570.png" title="Şair Cemal Safi Ya Evde Yoksan Tek Hece Aşk" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kitaptan alıntılar;</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"<b>Tek Hece(Aşk)</b></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Var mı beni içinizde tanıyan</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yaşanmadan çözülmeyen sır benim</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kalmasa da şöhretimi duymayan</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kimliğimi tarif etmek zor benim</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bülbül benim lisanımla ötüştü</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bir gül için can evinden tutuştu</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yüreğine Toroslar’ dan çığ düştü</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yangınımı söndürmedi kar benim</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Niceler sultandı, kraldı, şahtı</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Benimle değişti talihi, bahtı</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yerle bir eyledim taç ile tahtı</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Akıl almaz hünerlerim var benim</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kamil iken cahil ettim alimi</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Vahşi iken yahşi ettim zalimi</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yavuz iken zebun ettim Selimi</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Her oyunu bozan gizli zor benim</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yeryüzünde ben ürettim veremi</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Lokman Hekim bulamadı çaremi</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Aslı için kül eyledim Keremi</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">İbrahim’in atıldığı kor benim</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sebep bazı Leyla bazı Şirindi</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Hatırım için yüce dağlar delindi</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bilek gücüm Ferhat ile bilindi</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kuvvet benim, kudret benim, fer benim</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">İlahimle Mevlana’yı döndürdüm</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yunusumla öfkeleri dindirdim</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Günahımla çok ocaklar söndürdüm</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Mevladanım hayır benim, şer benim</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Benim için yaratıldı Muhammed</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Benim için yağdırıldı o rahmet</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Evliyanın sözündeki muhabbet</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Enbiyanın yüzündeki nur benim</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kimsesizim hısmım da yok hasmımda</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Görünmezim cismimde yok resmimde</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Dil üzmezim tek hece var ismimde</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Barınağım gönül denen yer benim</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Benim adım aşk!"</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"<b>Vurgun</b></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Gözlerim uykuyla barıştı sanma</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sen gittin gideli dargın sayılır</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ben de bir zamanlar sevildim amma</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Seninki düpedüz vurgun sayılır</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yalan mı söyledin göz göre göre</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ne zaman dolacak verdiğin süre</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Gönülden gördüğüm takvime göre</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Aldığım her nefes birgün sayılır</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Armağan ettiğin kutsal mendile</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Akarken içimi dağlayan çile</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Manavgat denilen çağlayan bile</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Benim gözyaşımdan durgun sayılır</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ne kadar zulmetsen ah etmem sana</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Her iki cihanda gül kana kana</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Seninle cehennem ödüldür bana</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sensiz cennet bile sürgün sayılır"</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"<b>İç Benim İçin</b></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kapını çalarsa mazinin eli, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ne olur bir şişe aç benim için, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ben hiç ayıkmadım gittin gideli, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sende birkaç kadeh iç benim için, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bir gece veda et tatlı uykuna, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Girdiğin günahı sarhoşken kına, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yarıda bırakma Allah aşkına, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bu gece kendinden geç benim için, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Nasıl bir yanlışa ben adım attım, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Nasıl bu günahın zehrini tattım,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sana nasıl kıydım,nasıl aldattım, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Anlatmak o kadar güç benim için, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Hoş görme affetme yaptıklarımı, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kaldır yeryüzünden artıklarımı! </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Tutuştur resmimi mektuplarımı, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Savur küllerini saç benim için, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Maziden eserse hasretin yeri </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">O güzel günlere uç benim için </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ben hiç ayıkmadım gittin gideli </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sende birkaç kadeh iç iç benim için"</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Avcı gözlerinle meydan okurdun,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Beni de o zalim bakışla vurdun,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Aşkımı har vurup harman savurdun,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sen gönlümün servetini tükettin..."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"İklimler çileme çare bulmuyor. </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Mevsimler halimi sormuyor Ayşen... </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sakiler derdime derman olmuyor. </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">ŞarkIlar yaramI sarmIyor Ayşen...</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">İlkbahar, yaz derken hazanım soldu. </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Murada ermeden miyadIm doldu. </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kalb gözüm, ellere bakar kör oldu. </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Senden başkasını görmüyor Ayşen...</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Hasretin tüketti bütün varımı, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Seraba döndürdü hülyalarımı, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ne kadar süslesen rüyalarımı, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sabahlar hayıra yormuyor Ayşen...</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ağlarsan, matemin yağar geceme, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Gülersen, mehtabın doğar geceme,; </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Lale devri geldi gönül bahçeme, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Senden gayri çicek girmiyor Ayşen...</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kapattın gönlümün sevinç yönünü, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ümidim görmüyor sensiz önünü, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Takvimler bilmiyor dönüş gününü, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Saatler vuslatI vurmuyor, Ayşen...</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Feleğe isyanım arttı gitgide, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Gençliğim su gibi aktı gitti de, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ömrümü ellere sebil etti de, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bana bir damlanı vermiyor Ayşen...</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ardından çilemem, çağlamam diye, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yas tutup karalar bağlamam diye, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kaç kez and içtiler ağlamam diye, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Gözlerim sözünde durmuyor Ayşen...</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ey alev yanaklım, volkan dudaklım, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ne bir hilafım var, ne gizlim, ne de saklım, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Her şeye erdi de zavallı aklım, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Seni unutmaya ermiyor Ayşen...</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">DostlarIm namıma Ferhat dese de, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ruhum aşk elinden imdat dese de, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kör şeytan resmini yırt at dese de, </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ellerim bir türlü varmıyor Ayşen"</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Günahıma girmeden, katilim olmadan git!</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Git de şen şakrak geçen günlerime gün ekle,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Madem ki benli hayat sana kafes kadar dar,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Hadi git, benden sana dilediğince izin,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kahrımın nedenini söylesem irkilirler; </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın; </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Oysa ki hep yedekte, hep elde var saymıştın.</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Zannetme ki pişmanlık, mutluluk kadar ırak!</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sanma ki fasl-ı bahar geldiği gibi gitmez,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sanma ki hüsranını görmeye ömrün yetmez.</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Her darbene tehammül edecektir bedenim,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Gururum mani olur perişanıma benim.</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne? </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sana gül bahçesini kim açar benden başka!</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Hercai arılara meyhanedir çiçekler,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Madem aşk tablosunun takdirinden acizsin,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan! </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum; </span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum.</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Günahıma girmeden, katilim olmadan git!"</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Yıldızlara baktırdım fallara çıkmıyorsun</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Pencereden bakmıyor yollara çıkmıyorsun</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Zor mu geldi kalbinde bana sevgi saklamak</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yakıp gittiğin yeri dönüp bir kez yoklamak</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Değil sabaha kadar seni öpüp koklamak</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Seni sarmam imkansız rüyalarım olmasa</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sevmesem özlermiyim seni can pahasına</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ne olur bir fırsat ver, beni bir daha sına</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Adını söyleyemem senden bir başkasına</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Seni sormam imkansız rüyalarım olmasa</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Düşlerimde incitsem günlerce uyuyamam</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Sana değil, saçının bir teline kıyamam</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yıllar sonra dönsende' nerde kaldın' diyemem</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Seni kırmam imkansız rüyalarım olmasa</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yalvarırım mektup yaz beş dakkanı ayırda</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Su serp yanan sineme sağlığını duyur da</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Yaban gülü gibisin dağda,kırda,bayırda</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Seni dermem imkansız rüyalarım olmasa..."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-19993277593084480742019-09-30T03:03:00.002-07:002020-03-30T03:10:33.636-07:00BEYOĞLU RAPSODİSİ- AHMET ÜMİT<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Bazen okuduğumuz bir kitabı uzun süreye yaymanız gerekebiliyor. Kitabı yaklaşık 2 ayda bitirdim. Başladım ve hızımı aldığım anda kitabı bir yerde unutmam üzerine yaklaşık bir buçuk ay kitaptan uzak kaldım. Şimdi bunları niye anlatıyorsun diyebilirsiniz. Ben ne kadar kitaptan uzak kalsam da hikayede aklım takılı kaldı. Kitap elimde değilken yoğun bir merak beni sarmıştı. Dili ve hikayenin gidişatı beni o kadar etkilemişti ki kitabı bir an önce unuttuğum yerden almak istedim. Bu bir başarı. Çoğu zaman işlerim sebebiyle çoğu kitabı uzun sürede okumuşluğum oldu fakat geri döndüğümde hikayeye tekrar odaklanmak ve hatırlamak zaman almıştı. Bu kitap kesinlikle onlardan biri değildi.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Ahmet Ümit her ne kadar polisiye yazarı olarak bilinse de bence yazar başka roman türlerini de denemeli. Kitabın yarısına geldiğimde ortada hala bir cinayet yoktu. Kahramanlarımız Nihat, Kenan ve Selim'in günlük hayatını okuyarak ortalara geldim. Fakat sıkıldım mı? Hiç sıkılmadım. Bence bunun sebebi bir cinayet beklentisinden çok yazarın anlatımındaki güzellikti. İşte bu yüzden Ahmet Ümit polisiye dışında türleri de denemeli. Olur da bir gün denerse bana da imzalı bir kitabını hediye etmeli :)))</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Roman polisiye olunca hikayeye girip kimsenin tadını kaçırmak istemiyorum. Ama hikayenin hem tarihi, hem uluslararası boyutu var. Tabi ki kitabın adından da anlaşılacağı üzere Beyoğlu ile ilgili de yazarımız hikayenin içine yedirerek güzel bilgiler de vermiş. Hikayede çok orijinal bir fikirle de karşılaştım ve bunu paylaşmadan edemiyorum. Kahramanlarımızdan Kenan ölümsüz olmak istiyor. Bunu da sanatla sağlamak istiyor ve fotoğraf sanatına merak salıyor. Kenan öyle bir şey yapmalı ki tüm ülke adını duysun. Bunu da gerçek cinayetlerin fotoğraflarından yola çıkarak cinayet mahallerinin aynısı olacak şekilde(kurbanlar dahil) kurduğu dekorla fotoğraf çekmekle başarıyor. Bu çok orijinal bir fikir. Şu an bile merak içindeyim acaba romandaki gibi fotoğraf çeken sanatçılar olmuş mudur? Son olarak kitabın sonunu söylemek istiyorum. Hemen heyecan yapmayın. Kitabın sonunu değil de sonunda şahsen verdiğim tepkiyi söylemek istiyorum. Kitabın son sayfalarında olay çözüldüğü anda verdiğim tepki "hasss...ktir" oldu. Buradan romanın ne kadar güzel olduğunu galiba anlamışsınızdır. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Velhasıl Ahmet Ümit'le tanışma kitabım olan bu roman kendi türünde gerçekten çok ama çok başarılı ve kesinlikle okunması gereken bir roman. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">İyi okumalar.</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Diğer roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/romanlar" target="_blank">tıklayın</a></span><br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgT1pqEkzB-9HE3f3ggIcF7RLP_dTCniUfMneatgeQFDBb8Jd8-PL2uBpXJK8O2d9w96gsTqCi6aKoNUQENv_FiUHwx8EGyV_FZ-9Bp9bSNmHCQ9T_9uKqCM63S0s_0lJGXEEL3rwAohaE/s1600/ahmet-umit-beyoglu-rapsodisi-465x612.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Beyoğlu Rapsodisi Ahmet Ümit" border="0" data-original-height="612" data-original-width="465" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgT1pqEkzB-9HE3f3ggIcF7RLP_dTCniUfMneatgeQFDBb8Jd8-PL2uBpXJK8O2d9w96gsTqCi6aKoNUQENv_FiUHwx8EGyV_FZ-9Bp9bSNmHCQ9T_9uKqCM63S0s_0lJGXEEL3rwAohaE/s320/ahmet-umit-beyoglu-rapsodisi-465x612.jpg" title="Ahmet Ümit Beyoğlu Rapsodisi" width="243" /></a></div>
<br /></div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-30345706365212935152019-08-05T03:03:00.003-07:002020-03-30T03:10:33.762-07:00ŞEKER PORTAKALI- JOSE MAURO DE VASCONCELOS<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Galiba 1990'lı yıllardı. Küçük akımı vardı sanat dünyasında. Hemen edebiyat kitaplarını karıştırmayın. Küçük akımını bulamazsınız. Zira bu akım televizyonlarda ve kasetlerdeydi. Küçük Emrah, Küçük İbo, Küçük Onur, Küçük Ceylan ve daha niceleri. Hepsi arabesk bir hayatın içinden kopup gelmiş ve arabesk hayatlarını şarkılarına, dizilerine ve filmlerine yansıtmıştı. Yaşınız ne olursa olsun Küçük Emrah'ın(şimdi eşşek kadar adam oldu) kaşlarını çatıp "amca", "abi" dediğini hatırlarsınız veya görmüşsünüzdür eminim. Küçük İbo'nun yengesini dostuyla bastığı sahne hala aklımdadır mesela. Bu şarkıcıların hepsinin ortak yönü fakir ve cahil halk kitlelerinden yani gecekondulardan çıkıp gelmeleriydi. En azından bize yansıtılan buydu. Onların hayatlarını izledikçe, şarkılarını dinledikçe gözümüz nemlenir ve müstakil gecekondunun önünde oturup çekirdek çitleyen ablalarımız, teyzelerimiz ağlardı. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Zeze... Brezilyanın gecekondu mahallesinde büyüyen bir çocuk. Ülkemizdeki küçük akımında olduğu gibi Zeze'nin mahallesi de fakir ve cahildir. Ama bizdeki küçüklerden farklı olarak Zeze'nin biraz daha okumuş bir mahallede ve ailede büyüdüğü söylenebilir. Haylaz ama yüreği altın gibi bir çocuktur, yanakları sıkılası bir sıpadır Zeze. Küçük yaşına rağmen yaşadığı hayatın zorluklarını benimsemiş ve bu benimseyiş onu zorunlu olarak olgunlaştırmıştır. Tabi konu yaramazlık olunca Zeze sıradan bir çocuk oluverir. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kitabı okurken kalbimin "cız" edeceği hiç aklıma gelmemişti. Ama bazı bölümlerde "cız" oldukça kuvvetli şekilde beni vurdu ve hatta gözlerimi nemlendirdi.(İnanın ağlamadım ama yaklaştım) Zeze'nin fakirlikle imtihanına çok acı bir şekilde tanık oldum. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Zeze kendisine bir arkadaş bir yoldaş bulmuştur. Kitaba adını da veren arka bahçedeki şeker portakalı fidanı Zeze'nin biricik dostudur. Şeker portakalıyla oynar, ona dertlerini açar ve ondan akıl alır. Geniş hayal gücüyle ne oyunlar oynamıştır Zeze bir bilseniz. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Dili zaten bir çocuk dili olan bu kitap her ne kadar küçük yaşlarda çocukların okuması için tavsiye edilen bir kitap olsa da bu yaşımda bile beni oldukça etkilemiştir. Her yaşta ve hayatta en az iki kere okunması gereken ve kesinlikle okunması gereken bir kitaptır. İyi okumalar.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Not: Küçükken, Küçük İbo'ya benzediğim söylenirdi. Cidden benziyor muydum bilmiyorum :)</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Diğer roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/romanlar">tıklayın</a></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Kitaptan Alıntılar;</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyorum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan şeydi. Kolları, başı dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Totoca ve ben bez çantalarımızı omzumuza taktık. İçlerinde sadece kitaplar, defterler ve birer kurşunkalem vardı. Beslenme saati için yiyeceğimiz yoktu, bu sadece diğer çocuklarda gördüğümüz bir şeydi."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Yol kenarındaki çitin dibinde bir şey dikkatimi çekti. Siyah bir külotlu çoraptı ve delinmişti. Eğilip yerden aldım. elime geçirip gerince incecik oldu. "Bundan güzel bir yılan olur" diye düşünerek sandığıma koydum."</span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzNAPOGKbuv3WF5mg0x73pcjU7RH4p-LNzLDmBziu3zEM7r3n7qpTR4OgkG9TVkMjEpXjGXufNy27NZk9mT3cZDIFIAX-mfIWKUb19p0BQWVug4QV28MKa1NMnClMtdxZZDQjvMrCrknw/s1600/0000000064031-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="256" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzNAPOGKbuv3WF5mg0x73pcjU7RH4p-LNzLDmBziu3zEM7r3n7qpTR4OgkG9TVkMjEpXjGXufNy27NZk9mT3cZDIFIAX-mfIWKUb19p0BQWVug4QV28MKa1NMnClMtdxZZDQjvMrCrknw/s320/0000000064031-1.jpg" width="204" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1443443986250080883.post-87958101046514647392019-07-25T02:27:00.002-07:002020-03-30T03:10:34.301-07:00KUŞLAR DA GİTTİ- YAŞAR KEMAL<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Okuduğum ilk Yaşar Kemal kitabı. Görünen o ki son da olmayacak. Kuşlar Da Gitti... </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Semih, Süleyman ve Hayri. Üç arkadaş ve aynı zamanda yoldaş. Aynı yolun yolcuları. Çadırlarda ikamet eden sokak çocukları. Tek dertleri biraz karın tokluğu biraz da hayallere ulaşmak. Ama ah İstanbul. İstanbul.. Sen acaba kaç kişiye hayallerini verdin? Çok hayal kurdurdun da kaç hayali hayalperestlerin önüne serdin? Bir, iki, beş, on, belki de milyon. Belirsiz. Üç çocuğun tek derdi yakaladıkları yabani kuşları camide, pazarda, orada, burada satıp(alan kişi kuşu özgürlüğüne kavuşturuyor) karın doyurmak ve hayallerine ulaşmaktı. Ama İstanbul ve içindekiler artık eskisi gibi değildi. Artık acıma duyguları zayıflamış insanlar öte tarafa hiç bakmıyor. Hal böyle iken bizim kafadarlar da aç ve hayalperest olmak durumunda yani zorunda kalıyor. Ölen insanlığı arayan çocuklar o insanlara aslında bir fırsat sunuyor ama artık çok geç. İnsanlık çoktaaaan mezarına girmiş, sapmaya kafayı atmış, yerine de bi güzel yerleşmiş. O giden kuşlar var ya. Hani şu kitabın sonunda, son sayfasında anlatılan kuşlar. İnsanlık da o kuşlar gibi gitmiş. Gitmiş... Gitmiş be abi. Anasını bellediğimin insanlığı o kuşlar gibi gitmiş. Gitti be abi. Kuşlar da gitti.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Güzel bir kitaptı. Tanışmak için iyiydi. Zira kısacık bir roman. Okurken sanki Yaşar Kemal'in anılarını okuyor daha doğrusu bir anı kitabı ve belki de bir günlük okuyor gibi hissettim. Bilmiyorum belki de her sayfada Yaşar Kemal'i okudum. İyi ki okudum. Tavsiyemdir. İyi okumalar.</span><br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Okuyucuya Not: Yazdıklarım saçma gelebilir belki ama okuyunca anlayacaksınız.</span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Diğer roman incelemelerim için <a href="http://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/romanlar">tıklayın</a></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i>Kitaptan Alıntılar;</i></span><br />
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><i><br /></i></span>
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Azat buzat, bizi cennet kapısında gözet!"</span></i><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">Gözet be, gözet ulan, gözet anasını avradını, lan gözet..."</span></i><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i>
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Belki bir yerlerde, bir köşelerde kuş alıp salıverecek kadar yüreği yufka birkaç insan kalmıştır, kim bilir, belki."</span></i><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i>
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Şu taksim alanında biribirlerini ezenler, o kadar insanın içinde hak tu, diye ortalığa tükürük savuranlari sümkürenler, sümüklerini ağaç gövdelerine sürenler, hasta yüzlüler, vıcık vıcık boyalılar, suratlarından düşen bir parça olanlar, düşman gözlüler, gülmeyenler, biribirlerine düşmanlar gibi, biribirilerini yiyecekmiş gibi, biribirlerinin gözlerini oyacak, kuyusunu kazacaklarmış gibi bakanlar, korkanlar, utananlar, bunlar mı, korkanlar, ben ben, ben, diyenler, bunlar mı? Kuşlar da gitti... Giden kuşlarla..."</span></i><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i>
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"İnsanlık öldü mü?" dedim.</span></i><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Yok" dedi, "ölmedi, ölmedi ama bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?"</span></i><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i>
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">"Bak be abi, bak be ayaklarıma. Bak be... Nasıl da şişti! Bak be abi... Dün sabahtan akşama kadar İstanbulun dolaşmadığım yerini bırakmadım, bir tek kişi, bir Allahın kulu bile, bir bir, bir tek Allahın kulu bile, şu benim cennetim ahiretim için deyip, bir iki buçukluk verip de bir tek kuş bile uçurmadı. Bu İstanbul gavur olmuş, gavur, gavur, gavur tüm gavur olmuş abi.."</span></i><br />
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_qCkOgEAV5fBeSu8ZpMignHeVve8ExRYbGrgLbbu7EggEqvwYgn8PGtvW0E8k_OJCnTMhunnda2lMDHBE1AKMmOsR4lll5u7ru0v0lXnzQlVMZPaqxcbVUVbpEvOfu1xu1VkmvifH4-w/s1600/0000000147955-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Kuşlar Da Gitti Yaşar Kemal " border="0" data-original-height="600" data-original-width="386" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_qCkOgEAV5fBeSu8ZpMignHeVve8ExRYbGrgLbbu7EggEqvwYgn8PGtvW0E8k_OJCnTMhunnda2lMDHBE1AKMmOsR4lll5u7ru0v0lXnzQlVMZPaqxcbVUVbpEvOfu1xu1VkmvifH4-w/s320/0000000147955-1.jpg" title="Yaşar Kemal Kuşlar Da Gitti" width="205" /></a></div>
<i><span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></i>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "verdana" , sans-serif;"><br /></span></div>
OKUNMUŞ KÜTÜPHANEhttp://www.blogger.com/profile/17978221562527677248noreply@blogger.com1